“Cihânda âdem olan bî-gam olmaz. Anınçün bî-gam olan âdem olmaz”. Âdem olabilme, etten ve kemikten ziyade bir ruh ile yürüyebilme ve ruhun mayası olan gam ile haşır neşir olabilmek adına yazıyoruz. “Yürümezsen yol içinde birikir” cümlesine denk gelen yazma gayretim oldu hep. Yazdıkça yürüdüğümü hissettim, yürüdükçe içim açıldı, içime sığacak hayırlı dertler bulup bir bir oturttum ruhumun köşelerine. Âdem olabilmek ümidiyle…
Yeni bir dert buldum kendime, yazmasam içimde birikir. Değişen dünyanın hızına ayak uydurmaya çalışırken, zamanın peşinden delicesine koşarken ceplerimizden düşürdüğümüz sayısız değer oldu. İletişim adabı, bu çağın kargaşasında arada kaynadı, öyle kaynadı ki buharlaştı. Teknoloji iletişimi kolaylaştırırken kolaylaşan her şey değersizleşmeye başladı. Sosyal medya denen illeti çok ünlü, pahalı bir marka kıyafetin ucuzunu bulmuşuz da bize olur mu olmaz mı düşünmeden üzerimize giyinmişiz gibi. Sığ, çiğ, anlamsız durdu bizde bu sosyal medya. İçinde nasıl durduğumuzu, göründüğümüzü düşünmeden salını salını gezinmeye başladık. Bizi biz olmaktan çıkaracak bir noktaya gelirken illa kullanılacaksa bu sosyal medya adabınca kullanılsa en azından diye dert ettik kendimize. Aşağıda sıralayacaklarımı sosyal medyaya girerken dikkate almanızı rica ediyorum.
1.Sosyal medya üzerinden tanımadığınız biriyle “gerekçesiz” bir şekilde iletişime geçmek nahoş karşılanır.
- Tanışmadığınız birine “sen” diye hitap etmek, kendini tanıtmadan, mesaj atma meramını açıklamadan, “nasılsın, ne yapıyorsun” diye konuya girmek son derece rahatsız edicidir.
- Hitap, muhataba verilen kıymettir. Siz diye hitap etmek, tanışmıyorsanız evvela kendinizi tanıtmak ve mesaj atma nedenini açıklamak nezakettendir.
- “Slm, nbr, napıyosun” “inş, aeo, kib” gibi kısaltmalar kullanmak yine muhataba verilen kıymeti gösterir. Hele de “inşallah, Allah’a emanet ol” gibi kısaltmalarda Allah lafzına saygısızlık yapıldığı gözden kaçırılmamalıdır.
- Çok acil ve olağanüstü bir durum olmadıkça akşam saat 20.00’den sonra samimiyetinizin olmadığı kişilere mesaj atmak da nezakete mugayir bir durumdur.
- Söze selam vererek başlamak, tanışıyorsanız hal hatır sorarak devam etmek, tanışmıyorsanız kendinizi tanıtıp yazma gayenizi açıklamak, karşıdakinin müsait olmama durumunu da göz önünde bulundurarak sohbeti uzatmamaya çalışmak, gereksiz ve özel sorular sormamak, meşgul etmemek adına sohbeti kısa tutmak makul olan davranıştır.
- Sosyal medyada sürekli özel hayatını sergileme gayretinde olmak yine bizim kültürümüze, yaşam tarzımıza, ahlakımıza mugayir bir durumdur. Eskiler evde pişen yemeğin kokusu komşuya gider de canı çeker diye kapıyı pencereyi kapatıp yemek pişirirmiş ya da fazla pişirip komşuya gönderirmiş. Elbette yemek esnasında olağanüstü sanatsal bir açı yakalarsınız ve bunu fotoğraflamak istersiniz ve hatta bu sanattan kimseyi mahrum etmemek adına paylaşırsınız fakat durum böyle değilse “paylaşma amacım nedir?” diye kendimize sormak daha zarif paylaşımlar yapmamızı sağlar.
8.Yaptığınız paylaşımın ne size ne başkalarına olumlu bir etkisi yoksa yormayın kendinizi boşuna. Paylaştığınız, görünce insanların kalbine huzur veren bir kare ise ya da yazdıklarınız zihinlere, gönüllere dokunabiliyorsa, yeni bir yol açıyorsa ya da bir programdan, etkinlikten haberdar etme, teşvik etme niyetindeyseniz ne âlâ. Gerisi zaman kaybı.
- Hiçbir haberi araştırmadan paylaşmamaya özen gösterin aksi takdirde kendinizi küçük düşüreceğiniz durumlar vuku bulur. Hele de gözlerinizle görmeden, kulağınızla duymadan ya da belgeli kanıtlı bir bilginiz olmadan yaptığınız paylaşım hem size hem başkalarına zarar verir. Araştırın, araştırmak sizi de geliştirir.
10.Sosyal medyayı dedikodu kazanına çevirmek zamanla kişiliğinizi kirleten, yıpratan bir hal alır. Gelişigüzel insanlar hakkında konuşmak yerine sorununuz her neyse evvela muhatabıyla çözmeye çalışmak, çözüm bulamadığınızda evet, sosyal medya bunun için etkili bir yol olur. Yine bunu da karşıdakini rencide etmeden, hakaret etmeden yapmaya özen göstermek ilerde pişman olmamanızı sağlayacaktır.
- Aklınızın sürekli sosyal medyalarınızda olduğu, elinizin sürekli telefonunuza gittiği durumlarda lütfen panik yapın! Çünkü bu normal bir durum değil. Zihninizi ve ruhunuzu ele geçiren bir virüse teslim olmak üzeresiniz. Sosyal medya orucunu duydunuz mu? Tövbe estağfurullah, bu günleri de gördük! İşte yapmanız gereken bu, gün içinde toplam 1 saatinizi harcayacak kadar zaman ayırın sosyal medyalarınıza ya da daha az, aksi durumda zaman hızla akıp giderken siz ömrünüzün büyük bir kısmını kaç “like” aldığınızı hesaplayarak, başka insanların hayatlarındaki gereksiz detayları takip edip iç çekerek geçirmiş olacaksınız ve üzülerek söylüyorum siz “yaşamamış” olacaksınız.
Tüm bu hususlar bizi daha mutlu insanlar yapacak, inanın bana. Çünkü o kadar da masum ve basit değil gün boyu içinde gezindiğimiz sanal hayat. Kölesi olmadığımız sosyal ortamlarda görüşmek üzere, muhabbetle kalın.