“Biz neden buradayız?” sorusunu çokça sorarım kendime. Asıl cevabın yanına kendimce alt cevaplar da ekler ve her bir cevabın hakkını vermek için yoğun bir gayret gösteririm. Son zamanlarda üzerine yoğunlaştığım konulardan biri de kadın ve aile konuları. Adalet, sevgi ve hoşgörünün hâkim olduğu köklü bir medeniyet mirasına sahip büyük ve güçlü Türkiye idealine hizmet etmek gayesiyle; öğrenci, çalışan, eş ve anne olan hanımların, milli ve manevi değerlerimize bağlı, insani yönleri gelişmiş, çevresine saygılı, bilgi ve özgüven sahibi, potansiyelinin farkında ve bunu açığa çıkarmayı başarabilen, tarih ve medeniyet şuuru kazanmış, hanımlık vasıflarının ve yaratılış gayesinin farkında, araştırmacı, düşünebilen ve düşüncelerini harekete geçirebilen bir birey olmasını ve toplumsal yapımızın temelini oluşturan aile kurumunu sosyal, kültürel ve eğitsel bakımdan destekleyen çalışmalarda bulunmayı kendime misyon edindim. Toplumu kadın inşa eder. Bilinçli bir annenin ellerinde yetişmiş olan insan bu dünyada neden var olduğunu, nasıl yaşaması gerektiğini bilerek evvela kendine ve dolayısıyla topluma katkı sağlar. Aile toplumun yapı taşıdır, sağlıklı aile yapısı sağlıklı toplum yapısını oluşturur. Malumunuz ülkemiz üzerinde asırlardır kirli eller, kirli emeller dolaşmakta. Kaç defa kast ettiler topla, tüfekle, tankla. Her seferinde gördükleri bir hakikat vardı, bu coğrafyanın bağrında yürekli ve imanlı insanlar oldukça burayı tamamen ele geçiremeyeceklerini anladılar. Farklı yollar aradılar ve bir toplumu yıkabilmek için kadınlardan başlanması gerektiğini düşündüler. Çünkü kadın aileden, toplumdan elini çekerse toplumu kenetleyen o harç çekilir ve tehlikelere karşı zayıf bir duvar kalır ortada. Onlar bizim coğrafyamızın, nene hatunlarını, Şerife bacılarını çok iyi biliyordu. Kadının dikkatini avm’lere, televizyon programlarına, zihnini ve kalbini meşgul edecek ne varsa onlara yönlendirmeye çalıştılar. Böylelikle kadın, evini, çocuğunu, eşini, muhabbetini ihmal edecek ve istikbalini imha edecekti. Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanımız Ayşenur İslam Hanımefendi ile bir sohbetimizde bize bir kitap sormuştu, şimdi ben de sizlere sormak istiyorum. Önce Kadınları Vurun kitabını duydunuz mu? Neden ismi “Önce Kadınları Vurun” tahmininiz var mı? “Önce Kadınları Vurun” terörist eylemlerle ilgilenen polis ekiplerine verilen öğütlerden biridir.  İlk önce şu bilgiyi verirlermiş. Eğer bir terörist grubuna müdahale ediyorsanız ve o grubun içerisinde bir kadın terörist varsa onu ikna etmeye çalışmayın, ikna edemezsiniz. Onu vurun. Çünkü kadın karar verdiyse kararından dönmez. Erkekleri ikna edebilirsiniz. Onları döndürebilirsiniz. Ama kadını döndüremezsiniz. Bu bir teröristse onu vurun. Başka türlü o olayı engelleyemezsiniz. Önce Kadınları Vurun adlı kitapta, bunlar anlatılıyor. Tersinden bir örnek fakat kadının ne kadar kararlı olduğunu gösteren bir örnek. Biz biliyoruz ki kadın bilinçli, güçlü, donanımlı olursa toplum da bu minvalde şekillenir. Biz biliyoruz ki kadın isterse ve karar verirse kimse onu yolundan döndüremez, kadın işine ve davasına sadıktır. Biz biliyoruz ki hiçbir kadının vicdanı kıyıya vurmuş bir Aylan Bebeği kaldıramaz, ambulansta yüzündeki kanı silerken neredesiniz diyen bir Ümran’ı kaldıramaz. Bu yüzden hem kendimize hem de diğer mazlum coğrafyalara yetebilmemiz için burada güçlü kadınların, annelerin, gençlerin yetişmesi gerekiyor, bu bizim boynumuzun borcu. Şimdi bir kez daha soruyorum: “Biz neden buradayız?”