Muşspor camiası dünden beri adeta bir kaynama noktasında. Gündemdeki isim, kulübün "Onursal Başkanı" sıfatını taşıyan Nevzat Kaya. Konu ise, Muşspor’un ligdeki önemli rakiplerinden 1461 Trabzon FK’ya gösterilen inanılmaz misafirperverlik ve destek. Ancak mesele basit bir ağırlamadan ibaret değil; mesele, iki yıldır kendi evine sırt çeviren bir ismin, rakip takıma gösterdiği aleni iltimasın vicdanları nasıl yaraladığıdır.
Nevzat Kaya’nın isminin önünde gururla "Muşspor Onursal Başkanı" yazıyor. Peki, son iki sezondur, Muşspor’un en kritik anlarında, maddi ve manevi desteğe en çok ihtiyaç duyduğu günlerde Sayın Kaya’nın sosyal medya hesaplarında veya kamuoyuna yansıyan herhangi bir platformda Muşspor lehine tek bir paylaşım, tek bir destek çağrısı gördünüz mü? Ben görmedim. Muşlu sporseverler de görmedi.
İşte bu sessizlik, dün 1461 Trabzon FK'nın resmi hesabından gelen o teşekkür mesajıyla paramparça oldu. Mesajda, Sayın Kaya'nın rakip takımı Muş deplasmanında ağırladığı, onlara lojistik destek sağladığı açıkça belirtiliyordu. Bu, bir "Onursal Başkan" için tam bir çifte standart tablosudur.
Kendi evlatları zorluklarla boğuşurken, babanın tüm ilgiyi, tüm imkanları rakiplere sunması kabul edilebilir mi?
Sayın Kaya’nın yıllardır süren ve takdir gören Trabzonspor camiası bağları elbette ki mevcuttur. Ancak bir makamın onursal başkanlığını üstleniyorsanız, o makamın gerektirdiği etik ve vicdani sorumlulukları en ön sıraya koymak zorundasınız. Sizin göreviniz, Trabzonspor Başkan Yardımcılığı görevinizden önce gelir!
Taraftarların haklı tepkisi çok net: "Kendi kulübüne karşı iki yıl suskun kalıp, kritik bir rakibe kucak açmak, Onursal Başkanlık değil, samimiyetsizliktir."
Bu durum, Muşspor camiasında bir güven krizini tetiklemiştir. Kamuoyu artık şunu yüksek sesle soruyor: Nevzat Kaya, Muşspor’un Onursal Başkanı mıdır, yoksa sadece güçlü gönül bağlarının peşinden giden bir iş insanı mı? Eğer öyleyse, bu unvanı taşımanın Muşspor'a ve taraftarına verdiği zararın hesabını kim verecek?
Muşspor sahipsiz değildir. Şehrin değerleri, kişisel gönül bağlarının gölgesinde bırakılamaz. Sayın Kaya'nın bu unvanın gerekliliklerini yerine getirmesi ya da bu unvanı samimiyetle dolduracak başka bir isme devretmesi, artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.