Memleketin birinde imam, dini eğitimini alıp köyüne dönen arkadaşından, yıllardır bildiği bazı doğruların yanlış olduğunu öğrenir. Ertesi gün vaaz esnasında kendisine yardımcı olması için minbere kadar bir ip düzeneği kurar ve ipin ucunu arkadaşına verir. Hata yaptıkça arkadaşı ipi çekip imamı uyarır. Bir gün arkadaşının yerine biri oturur ve muzipliğinden, imam konuştukça ipi çekip durur. İmam işin içinden çıkamayınca açıklama gereği duyar: “Aziz cemaat, ipin ucu itin eline geçti” der.
İPİN UCU KİMDE?
Salgının da doların da düşüşe geçtiği son zamanlarda korkularımın periskopu dikkat kesildi, nereden nasıl bir hamle gelecek diye bekliyorduk çünkü alıştık. Ne zaman bu ülkede bir şeyler normale dönse haini, istemezük’çüsü, karanlık aydını, sözde özgürlükçüsü kaşınmaya başlıyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasını bahane eden, bazı hocaları tarafından galeyana getirilen öğrenciler başta masum gibi görünen eylemlere kalkıştı. İstemiyorlarsa tabiki bunu ifade etmeleri en doğal hakları. Buraya kadar ipin ucu kimde biliyorduk. Birdenbire muhalif partilerin olaya dâhil olup ABD’nin hadsiz paylaşımıyla da birlikte meselenin bir rektör meselesi olmadığını anladık. Hâlbuki Rektör Melih Bulu’nun akademik geçmişini göz ardı ederek siyasî temayülünü çarpıtanlar hafızalarını yoklamalıydı:
-Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar uzun yıllar SDÜ’de rektörlük yaptıktan sonra CHP rozetini takarak Aydın’dan milletvekili yapıldı. Rektör Baydar CHP milletvekilliğinin ardından da yeniden SDÜ’ye döndü.
-28 Şubat döneminde binlerce gencin eğitim almasına mani olan eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz de CHP rozetiyle tanınanlardan.
-Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Serter de 28 Şubat sürecinde başörtülü kızların başlarını açmaları için ikna odaları kurması ile nam salan CHP’li isim.
-ODTÜ Rektörü’nün 2004 yılında, CHP Grup Toplantısı’nda konuşma yapması da unutulmamıştır sanırım.
Olayın seyrini değiştiren ise LGBT+’lı öğrencilerin kutsalımız Kâbe’ye yaptığı aşağılık, provokatif sözde sanat etkinliğiydi. Bu saygısızlığa tepki gösteren öğrenciler ise fişlendi. Olayı iyice harlandırmak için eylemler artırıldı, açılan pankartlarda yazılanlar da tanıdıktı, Gezi Kalkışmasından hatırladığımız o sloganlarla meselenin yine ne olduğunu gözler önüne serdiler. Yine Gezi’den hatırladığımız bir kaos yalanı olan “polis şiddet kullandı, başörtülüye kötü muamelede bulundu ve yerlerde sürüklendi, polis aşağıya bak dedi, çatıya keskin nişancı koyuldu, bir öğrenci beyin travmasından ameliyatta…” Hakikat şöyleydi; toplumun bilinçaltını kaşıyarak manipüle ettikleri “aşağı bak” ifadesi polis tarafından “aşağıdan, toplu gitmek yok” olduğu görüntülerin izlenmesiyle ortaya çıktı. Yine başörütülü göstericiye kötü muamelede bulunulmadığı, polisin provokatörlere değil, onların polise saldırdığı da görüntülerde anlaşıldı. Çatıya ise öğrencileri korumak için drone savar konumlandırıldı ve beyin travması geçiren öğrenci de yok. Üstelik gözaltına alınan göstericilerin örgütlere göre dağılımı şu şekilde:
34 MLKP, 20 PKK/KCK
19 DHKP/ BÖG, 16 THKP/C
15 TKP/ML, 7 DEV-YOL
6 TKEP/L, 5 TKİP
1 FETÖ/ PDY, 1 MKP
1 DSİH
BU TERÖRİSTLERİ KİM SAVUNDU?
DHKP-C marşı okuyan, bu ülkenin aydınlık yarını olduğu savunulan bu göstericiler polise küfrederek saldırdı. Polis araçları taşlandı, tekmelendi. Bu yapılanları kim, nasıl savundu?
-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Öğrenciler ne yaptılar Allah aşkına? Cam çerçeve mi kırdılar? Bir yeri mi tahrip ettiler? Hayır! Cam çerçeve kırmadılar. Anayasal haklarını kullanıyorlar.”
-CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Boğaziçi Üniversitesi ve destek veren diğer üniversite öğrencilerine bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum her şeyden önce.. Örgütlü dayanışmayla; üniversitelere intihal ya da kayyumla değil zekayla girilebileceğini bir kez daha gösterdikleri için.”
– İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Demokratik bir hakkı kullandılar.”
-ABD, “Barışçıl gösteriler…”
CHP’li Özgür Özel, Faik Öztrak, Necati Yılmaz, Aykut Erdoğdu, Aytuğ Atıcı, HDP’li Mithat Sancar, Ertuğrul Kürkçü, Halk TV sunucularından Can Ataklı, Ayşenur Arslan gibi çokça ismin provoke ettiği Boğaziçi eylemlerinde ipin ucunun kimde olduğunu da meselenin ne olduğunu da biz anladık, siz hala anlamadınız mı?