“Ne bu deveyi güdeceğiz, ne bu diyardan gideceğiz!” diyor Özel şair. Çıkmaz sokakların tarif edildiği, yola dikenlerin ekildiği, çamurların saçıldığı bir diyarda hep yolda olmanı istediler. Yolda olmak… Yaşamın gayesi o yolu yürümek senin için bir sevda idi, varmayı düşünmeden sadece yolda olmayı, yoldan çıkmamayı düşledin. Dikenler üstünde yürürken ellerin gül koksun istediler, yolu temizle, yolu aç ama kirlenme dediler. Senin için hep en iyisini haykırıp en kötüsüne hazırladılar. Yolu yokuş bir diyarda adım atacak mecâlin kalmadığında gitmeyi istedin, Zarif bir şair tuttu yakandan, “Başını alıp gitmek sevdaya dâhil değil.” Ne çok sevdin oysa. Tüm zorluklarına rağmen sevdin. “Zorluklarına göğüs geremediğin yâri sevme” diyordu Neşet Ertaş, yâr deyip sevdin. Tüm varlığınla karşılarına dikilip “işte ben buradayım ve yokuşlarınız beni korkutmuyor” dediğinde o yolu yürümenden korktular, varmandan korktular. Elleri omzunda, “biz yanındayız, sen yaparsın, yol şuradandır” deyip attığın her adıma taş döşediler. Kaç defa geri dönmeyi düşündün, Hume'un şu sözü yankılandı kulağında; "Eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?" Yâr bildiğin bu diyarda, onların tarif ettiği yoldan, onların istediği gibi yürümeni, vazgeçmeyi düşündüğünde ümitle geri dönmeni beklediler. Sen ilerledikçe kolundan tutup çektiler. Yoruldun… Tek derdin yolu açmaktı, yeni yolcular bulmaktı, hep birlikte yol almaktı. Yoruldun… “Bir zorlukla karşılaştığın zaman, o zorluğun ta gözünün içine bakabilmelisin.” diyordu Mirzabeyoğlu. Kaç defa böyle cesur, böyle kararlı, böyle gayretli yeniden başladın, dirildin, dik tuttu seni bu cümle. Üzerine yürüdün hainliğin, adaletsizliğin, haksızlığın. Bu diyar düze çıkacak dediğin gün üzerine yürüdün sahtekârların, riyakârların, hırsızların. Sen bir kahramansın deyip sırtını sıvazlayanların bir eli de cebinde kalanlardaydı. Senden umudunu, hevesini, heyecanını, şevkini çalanların gözünün ta içine bakıp yola yeniden koyuldun. Sen vazgeçmedin, vazgeçmeyeceksin de… Bu yol temizlenecek, bu diyar gün görecek. Bin kere düşüp Bismillah ile her doğrulduğunda bu yol senin yolun olacak, yoldan çıkanların değil. Sen vazgeçmedin, vazgeçiremediler. Ne deveyi güttün ne bu diyardan gittin, bu yol en çok senindir.