Ramazanı bitirdik sayılır. Allah kabul etsin. Ancak bu ayda daha çok okunan Kur’an ve sair İslami içerikli kıraatler,  elbette ki diğer aylardan fazla. Kur'an'la iç içe olamamanın ve Kur'an'ı anlamak istemediğimizin hastalığı, hem cemiyetimizde hem de sair İslam toplumlarında maalesef diz boyu… Vitrin Müslümanlığının revaçta olmasının getirdikleri KAN, KİN ve GÖZYAŞI. Müslüman isek biraz olsun gereğini yerine getirelim. Evimizde Kur’an var ise onu biraz okuyalım anlayalım. Merhum M. A. Ersoy’un tabiriyle İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mananın Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için… Üçüncü şahıstan dinlediğim bir olayı anlatayım sonra söylemek istediğim bir iki cümle ilave edeyim. Balıkesir’de görev yaptığımda bir arkadaşım anlatmıştı. Kütahya ile Balıkesir sınırında bir köyde geçmiş. Köy imamı, bekar olduğu için adet üzere Ramazan ayı dolaysıyla her akşam bir evde misafir. Sevilende bir imam… Akşam yemekler yiyilir. Teravihe camiye gidilir. Ardından köy odasında çay muhabbet... Adam eve gelir... Gün içinde sattığı koyunun parasını yemek yedikleri odada pencereye bırakmış. ( köy evlerinde pencere önü masa niyetine kullanılır duvarlar geniştir) Ama para yerinde yok... Hanımına sorar. Hanımı da almamış. İmamın aldığından şüphelenir... Gidip parayı da isteyemez. İmam o köyde bir iki yıl kadar kalır lakin adam imama kırgın. Ve tayinen köyden ayrılacağı zaman tek tek evleri gezerken o adamında evine uğrar. Adamda yarım ağız, --Hocam bir çay içelim sonra git der. Hocada, adamı kırmaz ama esasında adamın niyeti başka. Para konusunu imama açıp parasını istemek .Ve çay içerlerken adam konuyu açar imama.. İmamın gözleri dolukur… --Bak kardeşim. İki şeye üzüldüm. Biri senin benden böyle bir şeyi tahmin etmen ,,, İkincisi ise,  SENİN BİR YIL BOYUNCA KURANI HİÇ OKUMAMIŞ OLMAN. Kaldı ki; sen zaman zamanda camiye geliyorsun. Cum’a namazlarını da kaçırmıyorsun. Ben bu parayı rüzgar  savurmasın diye duvarda asılan Kur’anın kabına bıraktım.. Bakıyorlar para orda… Adam ve eşi bin pişman özür diliyorlar ama neye yarar… Burada şunu anlıyoruz ki Kuran süs için, duvara asılması için değil.. Hayatımızın plan projesidir… Ama eğer Kuranın sahibine inanıyorsak.. Hem Kur’an benim diyeceksin hemde gereğini yapmayacaksın… Haklı yere bende diyeceğim ki; Kardeş bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Zaafımız maalesef Allah inancının eksikliği… Ayet ‘Allaha inanıyorsanız peygamberine tabi olursunuz. Peygamberine tabi olmuyorsanız bu Allah imanınızın olmadığını yada eksik olduğunu gösterir…'    Adı Müslüman; Hile var Adaletsizlik var… Adam kayırma var… Görevini suiistimal var...