Yazıma başlarken okurlarımın Ramazanını tebrik ederim. Rabbim geçtiğimiz günlerde ülkemizi yasa boğan deprem ve sel gibi afetlerin bir daha yaşanmaması için insanımıza şuurlu ve bilerek hareket etmek fazileti versin.
Niçin böyle diyorum; çünkü depremden ve selden sonra hemen hemen her teknik insanımız aynı sonuçta ittifak etti. Deprem öldürmedi. İhmal ve sahtekârca yapılan yapılar ve yapılaşma öldürdü. Neyse ki; tesellimiz, depremin yaraları sarılmaya başladı gibi. Buradan bakınca öyle görünüyor. İnşallah aksamadan devam eder ve büyük yara alan insanımız nispeten teselli bulur.
Ramazan ayının birkaç gününü geride bıraktık. Getirisi veya götürüsü üzerinde biraz durmak istiyorum. Götürüsü elbette ki şer ve şeytani duyguların def’idir. Getirileri ise beklide sıralamayla bitmez. Mesela bazıları;
Getirileri dediğimiz zaman ilk akla gelen Ramazanın nev-i şahsına mahsus ayrı bir huşu ve manevi zevk ile geçen ibadet atmosferi var... Sair zamanlardaki ibadetlere nazaran bir başka güzel. Muhtevası, manevi haz.
İkramlar, yardımlaşmalar veya ihtiyaç sahiplerine ulaşmalar daha da farklı.
Hassaten çocukların camide koca bir cemaatle kıldıkları teravihin verdiği ve kazandırdığı öz güven. Cemaat halinde İslam nişanelerini zikretmeleri. Salâvat veya tekbirler gibi.
Çarşı Pazar nispeten hareketli. İmkânlar dâhilinde hemen hemen her ailenin ikram için yaptığı harcamalar.
Tartışan iki insanın arasına giren üçüncü şahsın “Kardeşim bu gün Ramazan. Tartışılır mı? Lütfen Oruca saygı gösteriniz” hatırlatmasından sonra tarafların sakinleşmesi. Bence getirilerin en önemlisi gibi. Özellikle ‘’küskünlerin barıştığı ay’’ ifadesi ise herkesin ağzında.
Yani ramazanın getirileri oldukça fazla ve manevi sermaye yüklü. İftarları insanlar sofrasını mutlaka ev dışından birisiyle paylaşır. Sosyal yakınlaşmanın iç içe girdiği görülür. Bölgemizin en belirgin özelliği olan ‘’ yabancı ilgisi.’’ Çoğu kere zoraki olarak eve davet edilir. Gemlemeyecekse her komşudan o yabancı evine yemek gönderilir.
Enteresan bir komut. Akşam ezanı ile birlikte şehrin yediden yetmişe her insanın elinde lokması... Ama bir dakika öncede ise o insanların yemeden ve içmeden beri olmaları.
İnsanımız, bir yığın getirisi olan Ramazanın güzelliğini ŞÜKÜR bayramı olarak kutlayarak yolcu eder.
Kişi, Ramazanın ruhunu içine sindirebilirse, bu ayda üzerinden atmaya çalıştığı kötülüklerin bir daha yaşanmamasını sağlaması. Aksi halde – geldi ve gitti – olur. Eskiler bu meyanda nasihat ederlerken; Ağzı bağlı hayvanla özdeşleştirirlerdi.
Ben konuyu bir başka açıdan değerlendiriyorum. Şöyle ki;
Neymiş efendim Ramazan ayı. Bol iyilik yap. Küstürdüklerinle barış. Dostluklar pekişsin. Şatafatlı ya da sade davetler. Vs vs...
İyide kardeşim; bu güzellikleri yapmak için neden ramazan ayını bekliyorsun ki; O zamana kadar ölmeyeceğinin garantisini mi aldın?
- Her kötülüğü yap. Temizlenmek için Ramazanı bekle…
- Her haksızlığı işle. Oruç ayı. Birkaç iftar sofrası. Kendini temize çıkmış zannet.
- Her haram lokmayı ye. Stokçuluk, fiyat fırsatçılığı, malı bire alıp ikiye üçe sat.
Sonrada, millete göstere göstere riyakârane yaptığın birkaç kuruşluk sadakayla temizlendiğini zannet.
Ben bunu Hıristiyanlıktaki günah çıkarmaya benzetiyorum. Ancak şu var; kişi işlediği günahlardan arınır. Bu günden sonra yapmayacağına kendisini inandırır. İnşallah artık bu gibi günahlara ve yanlışlara tevessül etmeyeceğini niyet eder. Elbette ki tövbe kapısı açıktır. Allah bu hakkı insanlara tanımıştır. Kur’an ayetleriyle sabittir. O zamanda dışarıdan bakan insanların yargılama hakkı da olmaz.
Bu nedenle ben diyorum ki; Müslüman kardeşim, ben senin sadece ramazandaki hayatına değil, Ramazandan sonraki yaşayışına bakarım. Eğer aynı minval güzellik üzerine değilse, sen ikiyüzlüsün. Ve dolaysıyla ikiyüzlülükte MUNAFIKLIKTIR.
Özetlersem, Müslümanlığı ramazan ayını oruçlu geçirecek kadar varsa ve arınmış olduğunu bilmek istiyorsa sonrasında da aynı minval güzelliklere devam ve dikkat etsin. Ben başkalarının imanını sorgulamıyorum. Sadece ikiyüzlü münafıklık özelliğinden kurtulsunlar, diyorum.
Her ne ise. Rabbim bizleri İKİ YÜZLÜ, RİYAKAR, GÖSTERİŞ BUDALASI olmaktan muhafaza etsin… Selam ve dua...