Rabbimin, tanık olup idrak etmeyi nasip ettiği konular üzerine düşüncelerimi kısaca, haddim olmadan açıklamak istiyorum. Muhakkak ki sizlerin vakıf olduğu fakat okuma nezaketinde bulunacağınız hususlar aşağıdaki gibidir.
Teşkilatlarda bulunduğum müşahede sürecinde göze çarpan en büyük eksiğin teşkilatçılık bilgi ve donanımının olmayışıydı. Her kademenin teşkilatçılık eğitimi ile donanması birçok tıkanıklığı açacakken içinde bulunduğu durumun farkında olmamak en kötü durumdur. Teşkilatçılığın esasları doğru uygulandığı takdirde hiyerarşi gereği kimse kimsenin alanına müdahale etmeyecektir. İş ehline teslim edilecek ve liyakat sahibi kişilerce yürütülen görevler daha etkili sonuç verecektir. Birlik ruhu, disiplin, itaat, istişare, haddi bilmek, sırra sahip çıkmak, sadakat gibi mefhumlar teşkilatta esas kılınmalıdır.
Bir davanın ilerleyebilmesindeki en önemli etkenlerden birinin insanlara dokunmak olduğu unutulmamalı ve partide düzenli olarak milletvekilinin katılımıyla halk buluşmalarının gerçekleştirilmesi, fotoğraflık ziyaretlerin yerini mahalle buluşmalarının alması daha verimli olacaktır.
Unutulmamalı ki Muş, Türkiye’nin genç nüfusun en yoğun olduğu illerden bir tanesi. Bu sebeple gençler yarınlar için bekletilmemeli bugüne de ortak edilmelidir. Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yurt dışı ziyaretlerinde müşahede etmeleri, tecrübe kazanmaları amaçlı belirlenen gençleri heyetine dâhil etmesi bu hususta bize örnek teşkil etmeli ve il başkanının, milletvekilinin, belediye başkanının programlarına gençleri dâhil etmesi onlara özgüven kazanmaları noktasında da fayda sağlayacaktır.
Zor ama Allah’ın izniyle imkânsız olmayan bir konu da rüşvetin, iltimasın meşru olmadığını halka anlatmak. Bu elbette zaman alacaktır ama tohum ekmeden evvel toprağı işlemek gerekir. Çoraklaşmış zihniyetlere ziyadesiyle icraat dökülse de akim kalacaktır. Bu sebeple gerekirse kapı kapı gezilip, konferanslar, sempozyumlar düzenleyip, görseller hazırlayıp evvela insan yetiştirilmeli. İnsan yetiştirme odaklı olan teşkilat yarınlarına kolaylık sağlayacaktır. Allah korkusu olan bir milletin yine layığıyla idare edilmesi temenni edilir. Bunun için ilk olarak idarecilerin, yöneticilerin hak yemeden, iltimasa müsaade etmeden atacağı adımlar halka da şu bilinci aşılayacaktır zamanla: Rezzak olan Allah rızkı verir, herkes üzerine düşeni yapıp takdiri O’ndan beklerse kimseye el açmamış, kimsenin hakkını yememiş olacaktır.
Gençlerin üreteceği ortamların çoğaltılması; proje, fikir odaklı olmaları için eğitimlerin düzenlenmesi; gerekli kıymetin verilmesi; imkânlarının artırılması kendilerini bu memleket için yetiştirmeleri noktasında onları teşvik edecektir.
Kulağa gereksiz gibi gelse de mekân önemli bir konudur. Halkı karşılayıp ağırladığımız yerin temiz olması, orada kendilerini huzurlu hissetmeleri, nezaketle karşılanıp muhabbetle uğurlanmaları istisnasız herkeste hoş bir intiba bırakır. Fakat teşkilatların el verişsiz ortamını bir yana bırakalım, etrafın temiz olmaması, boğuk ve kasvetli havasını ikiye katlamakta. Sekreterinden, çay ikramında bulunan görevli kişilere kadar herkesin zarafet, letafet ve nezaket çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği, bir davanın temsilcileri olduğu hatırlatılmalıdır. Elazığ’da 1 yıl kadar il başkanı sekreterliği yaptığım süre zarfında bana öğretilen en keyifli kural buydu.
Tüm bu hususları göz önünde bulundurarak teşkilatı ayakta tutacak esaslar; aile olma şuuru ile birlik ruhunun korunması, istişaresiz hareket edilmemesi ve mahremi koruyup dedikoduya engel olmak.
Rabbim muvaffak eylesin…