“Hayallerine giden yolda hem vahalar hem de çöller olacaktır. Her iki durumda da durma!” demiş Paulo Coelho. Bu sözü okuduğumda birkaç sene evvel Muş Alparslan Üniversitesi’ni kazanmış İstanbullu genç bir kardeşimin sözlerini anımsadım. “Burası çölden farksız; hayat yok, aktivite yok, sosyal alan yok, eski, köhne bir yer!” O zaman da gülümseyerek söylemiştim, “define yıkık yerlere saklanır, mezun olup buradan bir hazine ile ayrılmak senin elinde.” İlk bakışta nereye geldim ben deyip, ayrılırken “iyi ki gelmişim” diyen sayısız genç kardeşimiz oldu. Buralı oluşumdan mı bilmiyorum ruhumda estirdiği rüzgâr, kulağıma duyurduğu sözler başka türlü geliyor, vazgeçemiyor, sevdikçe seviyorum. İstiyorum ki benim gördüğümü görsün gelenler.
Körü körüne bir sevgi değil bendeki, eleştirdiğimiz, sorguladığımız, çözüm aramak için çabaladığımız çok konu oluyor. Şimdi üniversite olarak değil sadece, Muş olarak gelecek olan öğrenci kardeşlerimizi karşılamalı ve onları daha iyi karşılamanın yollarını konuşulmalıyız. Benim de beş sene içinde yaşadığım çokça sıkıntı oldu, bunları konuşmak ve halletmek hepimizin vazifesi. Öğrencilerimizin Muş’a sağladığı katkı da göz ardı edilmemelidir. Buradan ayrılan öğrencinin gideceği yerde Muş’un tanıtılmasına sağlayacağı katkı, iş hayatında yapacağı tercihlerde Muş’a sağlayacağı geri dönüş unutulmamalıdır. Burada kendini evinde gibi hissetmesi, ayrılırken “iyi ki” diyebilmesi sadece üniversitenin görevi değil. Bunu hep birlikte başarmamız gerekir.
- Esnaf- öğrenci ilişkisi üzerine çalışmalar gerçekleştirilmeli. Öğrencilere pozitif ayrımcılık yapılarak zorlandıkları gurbet hayatında onlara destek olunmalıdır. (Öğrencilere indirim yapılması adına belli dönemler için üniversite ile öğrencilerin yoğun kullandığı yerlerle anlaşmalar sağlanabilir)
- Yeni öğrencilerin ekseriyetle aileleriyle geldikleri kayıt dönemi ve derslerin başlayacağı ilk hafta ailelere konaklama konusunda yardımcı olunmalı, gerekli yönlendirmeler ve kolaylıklar sağlanmalıdır.
- Özellikle yeni gelen öğrenciler için derslerin yoğunlaşmadığı ilk haftalarda Muş’un tarihi ve doğal güzelliklerinin olduğu yerlere geziler düzenlenerek Muş tanıtılmalı, adaptasyon süreci eğlenceli hale getirilmelidir.
- Bu süreçte etkin rol oynayan hocalarımızın desteği üst düzeyde olmalıdır. (1.sınıf öğrencilerine bir an evvel buradan gitmeye bakın diyen hocalarımıza şahit olduk)
- Belediyelerin Beyaz Masa’sı gibi 1 aylık bir Öğrenci Masa’sı oluşturulabilir. Öğrenciler burayı arayarak ulaşım, yurtlar, dersler, beslenme, fotokopi, kırtasiye, sağlık, adres öğrenme, konaklama yerleri, gezilecek yerler vb. her türlü konuda yardım alabilmelidir.
- Dönem başından itibaren “üniversitemizde görmek istediğiniz etkinlik nedir” diye görüş alınmalı ve netice uygulanmalıdır ki üniversitenin öğrencilerle birlikte yönetildiği anlatılabilsin
- Topluluk çalışmalarında topluluk danışman hocasından ziyade öğrenci aktif hale getirilmelidir. Topluluğu bulunan biri olarak bu konuda çok sıkıntı çektiğimi belirtmek isterim. Sadece topluluk hocası ile iletişim kurulması tüm iş ve işlemlerin hoca üzerinden yürütülmesi öğrenciye sorumluluk verilemeyeceğini, güven duyulmadığını hissettiriyor. Özellikle SKS’nin öğrencilere etkinlik yapma hususunda kolaylık sağlamaması, prosedürlerin çetrefilli hale gelmesi, bir programı yapmaya büyük bir şevkle karar verip izin, onay, denetim sürecini atlatana kadar şevkin kırılması durumu öğrencileri yenilikçi, vizyonel, ulusal ya da uluslararası bir çalışma yapmaktan da alıkoyuyor.
Bu konuda çok dertliyim sanırım ve öğrencinin üniversite hayatına asıl katkının, dersler dışında yaptıklarının olduğunu düşünüyorum. Girişimci, üretken bireylerin yetişmesi adına özellikle topluluk faaliyetlerine katılarak yahut bizzat kendisi organize ederek üniversite hayatını çok değerli artılarla neticelendirebilir. Öğrenci bu konuda cesaretlendirilmeli, teşvik edilmelidir. Daha önce internette gördüğümüz bir duyuru ile topluluk olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı’mızın düzenlediği bir proje yarışmasında üniversitemizi temsil etme hakkı kazanmıştık. Bakanlığın ilk defa uyguladığı bu projeyle karşılaşan üniversitemizde “neden bizden habersiz başvurdunuz” sitemi dışında bir şey duymamıştık. Bizi tebrik ve takdir eden tek kişi Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yaşar Karadağ Hocamız olmuştu. Bu sebeple buruk bir süreç ve ne yapacağını bilmeyen bir SKS ekibiyle ciddi anlamda zorlanmış ve neredeyse kazandığımıza pişman olmuştuk. Bu noktaya gelmişken özellikle dikkat edilmesini rica edeceğim bir husus var. Her zaman tüm kurumlar için bunu dile getirmişimdir fakat burada sıkça karşılaştığım ve çözüm bulunmasını çok arzuladığım için bir kez daha yazıyorum. Lütfen tebessüm ediniz ve yardımcı olmaya çalışınız. Öğrenciyi asık bir suratla karşılamak ve yardım istediği konuda başından savarcasına diyalog kurmak maalesef direkt öğrencinin zihninde üniversiteyi sorgulatıyor. Sadece birkaç kişinin yaptığı bir şey olsa dahi bu durum öğrencide bütün üniversiteyi bir tutarak olumsuz bir intiba bırakıyor. Evet, çok karşılaştım. Bilmediği bir hususta “bilgim yok fakat öğrenip size öyle yardımcı olayım” demek yerine “bilmiyorum, öyle bir şey yok (bilgisi olmadığı halde), başkasına sorun, ben ilgilenmiyorum” gibi ifadelerle yol göstermeyen işi yokuşa süren çok sayıda çalışan var üniversitede. Yıllarca aynı yerde çalışıp işi, işleyişi öğrenmeyenler var.
- Topluluklar ve Kulüpler Birliği Başkanlığı oluşturulmalıdır. Tüm topluluk başkanlarının birbirlerinden, faaliyetlerinden haberdar olması, birbirlerine katkı sağlaması, aradaki iletişimin güçlenmesi adına mühimdir. Böylelikle birlik başkanı tüm topluluk ve kulüp başkanlarını tanıyacak, tek bir mesajla hepsine ulaşabilecek, herhangi bir faaliyetten tüm topluluklar eş zamanlı haberdar olabileceklerdir. Bu durum topluluk danışman hocalarının ve SKS’nin yükünü hafifletecektir. Tüm topluluk başkanlarının bir araya gelerek seçimle kendi aralarından seçecekleri bir başkan SKS, üniversite yönetimi ile topluluklar arasında koordineli çalışmayı sağlayacaktır.
- Öğrencilere demokrasi bilincinin kazandırılması, öğrenci-yönetim ilişkisinin güçlendirilmesi, onlara sorumluluk verilmesi adına yapılan konsey seçimleri adil bir şekilde gerçekleştirilmeli ve hocaların müdahil olmaması sağlanmalıdır. Ekibimizle katıldığımız konsey seçiminde güya herkesin öncü gördüğü, iyilik ve doğruluk timsali olarak gösterilen bir hocamız tarafından şantaj ve blöfle seçim dışında kalmamız için üstün bir çaba sarf edilmişti. Bu çok detaylı ve uzun konuda ayrıca yazacağım fakat yönetimin öğrencilere güven duymamasından kaynaklanıyor olsa gerek hocaları sürece dâhil etmesi ve sözde bize örnek olması gereken hocaların bu süreçte yaptığı yanlışlarla bizi hayal kırıklığına uğratmasını atlatabilmiş değilim. Seçim sabahı Rektörümüze giderek “bu öğrenci size böyle böyle hakaret etti” diye iftira atan ve bize türlü alaycı tavırlarla elimde ses kaydınız var diyerek blöf yapma aymazlığı gösteren bir hocanın asla haklı görülebilecek bir tarafı yoktur, bu konuda duyduğum üzüntü sebebi ile bundan sonra yapılacak seçimlere hocaların müdahil olmamasını ısrarla ifade edeceğim. Haklı dahi olsa blöfle, şantajla iş yürüten bir kişinin hoca olarak öğrencilere ne katacağı tartışılmalıdır!
Tüm bu naçizane önerileri, sitemleri, eleştirileri çözüm bulalım diye, daha iyi olalım diye, kimilerinin yıkık diye gördüğü bu şehirden öğrenciler hazinelerini bularak ayrılsın diye yazıyorum. Bir öğrenci olarak, bir Muşlu olarak, hazinesinin kıymetini bilme gayretinde olan biri olarak yazıyorum, lütfen onların hayallerine giden yolda buranın bir çöl değil bir lalezar olduğunu hissettirelim, fark ettirelim. Şimdiden hoş gelmişler, hoşça kalırlar, hoş giderler inşallah.