“Giremediğin gönül senin değildir, gönül yalnız gönül vermekle alınır, gönül istiyorsan, önce gönlünü vereceksin.” diyor Hz. Ali (r.a)…
Bizler, Peygamber’in (sav) izinden giden Mehmet Akif’in tahayyülündeki ‘Asım’ın Nesli’ için, Seyyid Kutub’un sahabeleri takip eden ‘Kur’an Nesli’ için, Necip Fazıl’ın ‘’Ben varım!’’ diyen ‘Büyük Doğu Nesli’ için, Sezai Karakoç’un ‘Diriliş Nesli’ için çıktık yola! Ve elhamdülillah, şimdi gördüğümüz gençlik, Necip Fazıl’ın, Necmettin Erbakan’ın gençliği! Kapısını çalandan kimlik sormayan, sadece ‘gel!’ diyen, ‘ne olursan ol yine de gel!’ diyen bir gençlik! Bizler her birimiz ayrı ayrı birer tuğlayız. El ele verince, sevgi, muhabbet, aşk harcıyla kenetlenince, işte bizler o zaman sağlam bir duvarız. Elbette bazen fitne topları ateşlenir üstümüze lakin bizler aramızdaki harçtan müsebbip, Allah’ın izniyle yıkılmaz bir duvarız. Şimdi Muş’ta, bu sağlam duvarın inşasına, Yeni Türkiye ideali ile çıkılan bu yolda ilimiz gençliği olarak bir tuğla olmaya geldik. Geçmişinin bilinci ile geleceğe yön verecek bir gençlik tahayyülü için geldik. Muş sokaklarında tabiri caizse biz gençler olarak Saadet asrı rüzgârlarını estirmeliyiz. Konuşmamızla, yürüyüşümüzle, gülümsememizle, hal ve hareketimizle elimizde o gün okuduğumuz kitabın hatırını gözeterek, hamasetten uzak bir gençlik ile sokaklarımıza yeni bir anlayış getirmeliyiz. Kusura bakmayın Muş’ta mafyavari bir gençlik anlayışının önüne geçmek istiyorsak ilk önce biz okumalı çok okumalı ve okuduğumuzu sokağa aktarmalıyız. Komşu ilişkisinden, esnaf ilişkisine kadar, sokaktaki çocuklarının oyununa teşrif edecek kadar halkın içinde olmalıyız. İçinde olmalıyız ki Hakk’ın rızasını kazanalım, Hakk’ın rızasını kazanmış bir genç de takdir edersiniz ki Resulün komşusu olmaya hak kazanan genç niteliğine haiz olur.
Biz Selahaddini Eyyubilerin torunları isek, Mescid-i Aksa’nın onurunu, bizim sokaklarımızın günahsız çocukları ile kurtarabileceğimizin bilincinde olmalıyız. “Zalimin zulmü karanlık kuyudur, sonunda içinde boğulur!’’ der Mevlana. Onlar kendi zulümlerinde boğulurken, bizler içimizi kubbe kubbe doldurmalıyız Mescid-i Aksa ile! Aldığımız her nefesi dünya üzerindeki tüm mazlum Müslümanlar için almalıyız. Bu vatan; İslam’ın buram buram kokularını yayacağı sokaklar, caddeler bize emanet! Çanakkale, İstanbul, Kudüs, bize emanet! Her karışı şehadet kokan bu topraklar ve İslam’ın kokusunu yaydığı her karış toprak bize emanet! Bu davanın gençliği olarak, emanetlerimizi namusumuz gibi korumayı şiar edindik. Bu minvalde yürüdük ve biiznillahyürümeye devam edeceğiz. Bir gönül fethi için çıktığımız bu yolda hep beraber aydınlık yarınlara yürüme temennisi ile hayırla kalın… Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahberüzgâr, artık ne yandan esersen es!