Hiç şaşmayan geleneği bu Ramazan ayında da kuralına uyarak oynadılar. Seçime sayılı günler kala en çok konuşulan ve halkı en çok ilgilendiren ekonomi ile alım gücü son bir buçuk yılda tepetakla olurken önce süt ve süt ürünleri ile etiketleri şişiren market rafları çıtayı alçaltarak pazar tezgahlarına kadar düşüp acımızla oynadılar kuru soğanın fiyatını 30 TL'ye kadar çıkardılar.
Haber kanallarında bir magazin programında gördüğümüz çıplak kadın vücudu kadar gündeme gelmeyen soğanların kim tarafından neden depolarda istiflenip vatandaşın 30 liradan soğan yediğini bir yetkilinin, siyasetçinin ya da abuk sabuk sıradan bir olay için nefes nefese kalan bir habercinin açıklamaları arasında yer almazken üstünkörü geçilip üzeri kapatıldı. Yemeklerin en tatlı acısı olan soğan fiyatı gram altınla yarışırken yüzlerce ton soğan ise depolarda çürümeye bırakıldı. Sahurun, iftarın, fakirin katığı olan sıradan bir menemen yemeği bile Ramazan ayında lüks kategorisinde tüketilirken alt gelir gurubu vatandaşın önce yumurtaya kısa bir süre içinde ise soğana gelen zamlardan dolayı ne yazık ki alım gücü olmadığından tane ile almak zorunda kaldılar. Seçime algı oluşturmak adına üreticiden stokçulardan ve kabzımallardan toplanan soğanları depolarda saklamak kaldı ki soğan ömrü sadece bir sezon olan ve dondurucuya konulamayan sebzelerden olduğundan depolarda çürümeye bırakıldı. Bir kuru soğana muhtacız dedirmek için fakirin katığı ile oynayan güçlerin oyunları algı yaratarak oy toplamak ama halk bu oyuna gelmeyecek kadar kimin kimle iş birliği yaptığının bilincinde. Vatandaşı ekonomik güçten, alım gücü

nden ve var olan stoklarına ulaşmamızı engelleyen koltuk sevdalılarına fırsat vermememiz için halk olarak bizi sefalete itmeye çalışanların hangi partiden olursa olsun birinci ağızdan çıkıp teşhir etmelerini ki, kör olanı görmeye zorlayamayız ama görmek isteyene ışık olmalarını bekliyoruz. TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 2022-2023 kuru soğandaki aylık artışın 29,36 yıllık yüzde 109,26'ya ulaştığını açıkladı, şaşırdık mı tabii ki hayır her Ramazan ayında Müslümanların orucunu fırsata çeviren menfaatçiler bu yıl seçmen kapmaca çalışmaları ile bünyelerine katılan koltuk sevdalılarıyla birlikte eylemlerini ses getirecek şekilde yükselttiler. Malum market ve manavlar da kendi etiketleri ile üç beş ekleyip en alt köşede görmeye alışkın olduğumuz kuru soğanı en baş köşeye yerleştirmeyi başardılar.
Hiç düşündünüz mü neden ülke olarak geri kalıyoruz? Ve sonra neden Avrupa’nın yaşam standartlarına imrenerek kendi standartlarımızı alt tabakada sınıflandırıyoruz? Yapay zekanın yedi yılda küresel ekonomiyi 15 trilyon dan fazla artırabildiği kanıtlanırken içimizdeki zihni boş insanların boş kafalarının fakirin katığı kuru soğan üzerinden provokasyon ve polemik yapmaya çalışarak seçim kazanmayı hayal etmesi gerçekten gülünç bir durum. Düne kadar acımız büyüktü. Birlikten kuvvet doğar prensibi ile deprem yaralarını sarmaya çabalıyorduk ama acıyı acısı olanla baş başa bıraktık koltuk kime kalacak çabasına girdik. Kim kimin elini sıkacak kimle ittifak yapacak sonu görünmeyen karanlık sulara düşünmeden atlayan bir avuç insan topluluğunun saçma sapan bir ceviz kabuğunu doldurmayacak konuşmaları ile ekranlar dolup taşarken market fiyatları sadece karnını doyurmaya çalışan asgari ücretlinin ve işçi sınıfının cebini yakmaya devam ediyor. Daha açıklamalı söylemek gerekirse depremi dahi fırsata çevirip konut fiyatı endeksini yıllık %153 artıran bir zihniyetin Ramazan ayında kuru soğan üzerinden resmen sömürgecilik yapması bizleri şaşırtmadı.
İnsanoğlunun yaptığı en kolay eylemdir alışmak ve akabinde unutmak. Dün fırlayan fiyatlara bugün normal bir şekilde tepki vermeden alışıyoruz çünkü biliyoruz ki kendi sesimizi kendimizden öte kimseye duyuramayacağız. Tabii kuru soğan üzerinden seçim kazanma hesabı yapanlar yanlış hesap yaptıklarının farkına bile varamadılar çünkü kışlık kuru soğan sezonu raf ömrünü tamamlamak üzere ve piyasaya turfanda soğanların girecek olması ile ne yazık ki yukarıda belirttiğim gibi boş kafalı soğan üzerinden siyaset yaparak seçim kazanmaya çalışanların gereksiz çabası sadece fakirin cebine zarar verdi. Ülkenin soğan ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Adana ilimiz geçen yıl 12.500 dönüm soğan ekerken bu yıl 23.000 dönüm soğan ekerek miktarı ikiye katladı. Yol kenarlarına, ıssız arazilere dökülen kapalı depolarda istiflenerek çürümeye bırakılan tonlarca soğanların maddi açıdan baktığımızda dişimizden tırnağımızdan ödediğimiz vergiler ile ödenmiş olması elbette içimizi acıtıyor. Bir tanesini dahi alamayacak yüzlerce insan varken gözünü kırpmadan ülkeyi zarara uğratmaya sırf devleti yıkmak için kuru soğan üzerinden koltuk kapmaya çalışanlarında adil bir şekilde hırsızlık, kişiyi ihtiyaçlarından alı koymak devlet bütçesini zarara uğratmaktan ve bir daha siyaset yapamayacağı şekilde yargılanmaları gerekiyor ki içinden canavarlaşmış ruh çıkan insan müsveddeleri için caydırıcılığı olsun. Daha önce de yeşil biber domates kabak ve patlıcanların aynı şekilde yol kenarlarına çöplüklere boş arazilere ve dere yataklarına döküldüğüne şahit olmuştuk caydırıcı bir cezayı hüküm almadıkları için ne yazık ki her yıl bir yenisini ekleyerek yetişip meydana gelmesi bir dünya külfet ve emek olan sofralarımızın katığı ile alay etmeye devam ediyorlar. Bunun adının siyaset olmadığını kafalarını duvara vura vura anlamaları gerekiyor.