6 Şubat 04:17 Acı çekiyorsak ortada bir acı olduğu için. Bir başkasının acısını hissetmek tamamen insanlık. Acının tarifi yok! İçimiz, ruhumuz kupkuru. Bardağa su doldurup kana kana içemiyor insan, başını yastığa koyduğunda binlerce insanın  karanlık taş yığınları arasındaki çaresizlikleri, sessiz çığlıkları tuhaf bir utanç veriyor, ramazan ayında oruç bozmaya benziyor.  Kurtulanlar kurtulduklarına sevinemiyorlar bile. Canlarının bir yarısı enkazda. Şimdilik 600 kişinin aklını kaybettiği kesin velilerle belirlendi ama bu sayının kaça katlanacağı muamma. Ülkemizdeki bütün şehir hastaneleri ve devlet hastaneleri enkazdan yaralı kurtulanlarla doluyken hastaneye getirilenlerden yüzde yirmi beşinin hayatını kaybettiği de netlik kazandı. Hangi satırla başlasam acıdan geçecek biliyorum. Büyük bir yarabandı olup ülkenin üzerine yapışmak istiyorum.  Çocuklar annesiz, anneler evlatsız, babalar çaresiz. Başını hangi yöne çevirsen acıdan arta kalan dağ gibi dev enkaz yığınları. Bir kavmin yok olması kadar buruk. 6 Şubat sabahı 04:17’de Anadolu’muzun tarih kokan sokakları, kaleleri, tam da yerleşim alanının en merkezi Kahramanmaraş, Pazarcık ve Elbistan merkezli iki büyük depremin enkazından geriye kalan viran olmuş evler,  caddeler ve yok olan anılar. Bu resim depremin ilk günü alınmıştı ve hafızamdan ömür boyu çıkmayacağını bildiğim için yazıma eklemek istedim. Deprem mi öldürdü malzemeden çalınan evler mi, bunlar çokça uzun zamana yayılacak tartışılacak, birkaç kişi gönlümüze su serpilsin diye tutuklanacak. “Hırsızlar çalmaya, insanlar ölmeye devam edecek”. Buraya kadar asıl olan gerçekler fakat anlaşılması güç bir düşünce akımı oluşturuldu ki, insanlar can pazarında çırpınırken, zaman durmuş kıyamet kopmuşken,  bir kesimi bağışların tek yerde toplanması telaşesi sardı. Yardımlaşmanın genimizde olduğu duyarlı Türk halkı, depremin ilk gününden başlayıp, bağışlarda, yardımlarda birlikten kuvvet doğacağının kanıtı olarak güçlü bir dayanışma içerisinde adeta yarışırken büyük lokma avcılarının arasında bağış kampanyalarını karalama mevzusu aldı başını gitti. Açıkçası bilinmeyen bir kurum, kuruluş, herhangi bir derneğe şahsen bağış yapılmasından yana değilim. Yalnız, daha önceki çalışmalarına, yaptığı yardım ve dayanışmalarına tanık olduğumuz,  sistemli ve koordineli bir şekilde organize eden tanıdık isimler kendi kredilerini de kullanarak yerli yabancı birçok sanatçının desteği ve dayanışması ile toplanan bağışları depremzedelerimize ulaştırmış olup üstelik bu yardımları belgelerle kanıtlamış olduğuna tanık olduk. Depremzedelerin bu yardıma acilen ihtiyacı olduğundan en azından şimdilik, böylesi açık bir tartışmanın ve spekülasyonların ne yeri ne de zamanı. Örneğin, Ahbap kuruluşunun yöneticisi ülkeye mal olmuş,  şarkılarından ziyade yardımları ile tanıdığımız bir sanatçı olduğundan yerli ve yabancı birçok sanatçının da desteği ile toplu bağışlara aracılık etmiş olması bazı kesimleri neden mesnetsizce, ağır, sert, eleştirel üslup ile gözden düşürme çabası içerisine girilmiş olması düşündürücü.  Kaldı ki, bu kuruluş bugün kurulmadı, yıllardır bütün afetlerde, yangınlarda, sellerde, yardıma ihtiyaç duyulan her yerde, yeri geldiğinde kişisel isteklerde bile halk olarak bu sanatçıyı gördük. Bir devlet kurumu olarak AFAD’ı desteklediğimiz kadar AHBAB’ında desteklendiği göz ardı edilemez.  Ahbap 31 Temmuz 2017'de Anadolu halk ve barış platformu adlı yardımlaşma derneğini oluşturmuş sivil toplum kuruluşudur. Bu kuruluş Türkiye'deki yardıma ihtiyacı olan insanlara sosyal yardım, hayvan hakları, insani haklar, doğal afet, koordinasyon ve yardımları gibi alanlarda çalışma sürdürüyor.  2017'den bu yana hiçbir sekteye uğratılmadan koordineli bir şekilde dayanışma içerisinde yardımlarını ulaştıran bu dernek, şimdi halkın bir yudum suya, ekmeğe, geceyi geçirecek bir konteyner eve ihtiyacı varken ve ellerindeki hali hazırda bekletilen kuruluma hazır konteynerleri için devletten sadece kurulacak yer göstermesini beklerken, sosyal medya platformu dahil bu kuruluş için karalama kampanyası açıp, acil ihtiyaç olan yardımların gelmesinin engelleniyor olması kimin ekmeğine yağ sürüyor?  İnsanların içindeki yardımlaşma dürtüsünü geri çevirmek kimin, nerede, nasıl işine yarıyor? Türkiye, günlerdir acısı asla dinmeyecek olan bilançosu ağır bir depremin acısına gömülüp mücadele ederken en çok ismini duyduğumuz derneklerin başında gelen bu platform halk tarafından bilinen bir gerçek. Bir yılda yeniden ayağa kaldıracağız diyor birinci ağızdan yetkililer, yitip giden anılar hariç… Ülkemiz, 6 Şubat sabahı asrın felaketini yaşarken, Kahramanmaraş merkezli deprem ile on ilimizi hafızalarımızdan silinmeyecek bir yasa boğdu.  Zaman, hangi derneğin ne yaptığını tartışmak yerine iyiliği, dayanışmayı, yardımlaşmayı birbirine bulaştırıp çoğaltma zamanı. İyiliğin bulaşı olduğunu, tek yürek, tek millet, tek devlet olarak hep birlikte kenetlenerek bu yarayı onarıp gücümüzü kanıtlayacağız. “Bilançosu ağır bir afette yardımlarını ve dayanışmalarını bizlerden esirgemeyen ülkelere de ayrıca minnettarız”.  Bütün arama kurtarma çalışanlarının ve özellikle gecesini gündüzüne katan maden işçilerimizin hakkı ödenmez buradan onlara da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bir daha böylesi acı dolu ağır bir afet yaşamamak temennisi ile Ülkemize geçmiş olsun. Başımız Sağ Olsun.