“
Millet ölürken susan vicdanını yitirmiştir.”
Deprem; yer kürenin kilometrelerce altında gerçekleşen doğa olayıdır. Doğa olayları insanoğlunun halen çözemediği ve zamanlamasını tam olarak kestiremediği olgulardır. Bu tür doğa olaylarının dünya üzerinde getirdiği acılar ve geride bıraktığı travmaların sayısı belli değildir.
Deprem ne kadar güçlü olursa olsun bilim ve teknoloji ışığında yapılacak olan tüm binalar insan ölümlerini bir nebze olsa da azaltabilir mi?
Binaları yapanlar, onaylayanlar, imar ve onay verenlerin suçları nedir?
Bunların denetim mekanizması nedir?
Denetim mekanizmalarındakilerin liyakati ve bu işteki ustalıkları nelerdir?
Gibi bir çok soru geliyor hemen akıllara
Ülkemizdeki en önemli sorunların başında gelen iş ahlakı ve ciddiyet her yerde önemlidir. Fakat insan hayatını etkiyecek her yerde daha da etkili olmalıdır.
Bu nedenle bu tür işlemlerin tamamında siyaset üstü karar almak gerekir. Özellikle insanların hayatı ile ilgilenen tüm mesleklerde özellikle de deprem bölgelerindeki binaları yapanların ahlak ve vicdan sahibi olması gerekir.
Bina yapımlarındaki usulsüzlükleri bir kişiye yüklemek tamamen onun sorumluluğunda olduğunu söylemek yanlıştır.
Aslında tüm sorumluluk hepimizdedir. Başta eğiticiler olarak ilk sorumluluk bizdedir. Vicdanlı ve ahlaklı mühendisler yetiştiremediğimiz için yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz ahlaksızca ve vicdansızca işler yapabilmektedir.
Sonraki sorumluluk denetlemeyen mekanizmalardadır.
Sonraki sorumluluk siyasi hırsları uğruna içine girilemeyecek binalara izin verenlerdedir.
İmar afları ve usulsüz yapıldığı için görmezden gelinen yapılar depremde yıkılacak olan ilk binalardır. Bunları bilmek için mühendis olmaya gerek yoktur.
Örneğin statik projesinde 4 katlı olarak dizayn edilmiş, tüm kolon ve kirişleri 4 kata göre hesaplanmış bir binanın üstüne çıkılan iki kaçak kat sonrası imar alması oradaki insanlar için hazırlanmış bir mezardır.
Öbür taraftan o veya bu şekilde lisansı çevre ve şehircilik firması tarafından iptal edilmiş olan yapı denetim firmalarının denetlediği inşaatların yeniden denetlenmemesi,
Zemin etüdü yapan mühendisin firma sahibine göre zemin etüt değeri çıkartması,
Evin demirini yapan ustanın yaptıranın bütçesine göre demir atması,
Beton ustasının işi uzamasın diye betonun içerisine su katması,
Bunları denetleyerek hepsine gereken nizamı vermesi gerekenlerinde görevlerini zamanında ve yerinde yapmaması birleşince işte önümüze birçok vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan ve milyarlarca dolar gayri milli hasılatımıza zarar verecek boyutlara ulaştırıyor.
Herkes aklını başına almalı ve Kahramanmaraş depreminden ders çıkartmalıdır.
Liyakati temel alan, vicdanlı ve ahlaklı insanları iş başına getirmelidir.