Ülkemiz bir yandan terör ve uzantıları ile mücadele ederken bir yandan da yatırımlarına hız vermeden devam ettirmektedir. Yıllarca terörle mücadele için harcanan paraların bir kısmının bile ülke içerisindeki yatırımlar için harcanması bir ilin kaderini değiştirecek aşamaya getirdiğini hemen hep birlikte görmekteyiz. Muş iline yakın zamanda kazandırılmış olan Millet Bahçesi ile Murat Nehri ve Çevresini içerisine alan rekreasyon alanı Muş ili açısından en önemli örneğidir.
Hali hazırda yurt içerisinde ve yurt dışında terörün önlenmesine yönelik etkin faaliyetlerine hız vermiş olan devletimizin karşısında hiçbir terör örgütü, hiçbir cani ve işbirlikçi duramayacak ve tutunamayacaktır. Çünkü terörle mücadele bu topraklarda huzur ve sükûnet içerisinde yaşamak isteyen Türk halkının tek ve yegane teminatıdır. Bu açıdan mücadele hak ile batılın, kahramanlıkla korkaklığın, helal ile haramın en haklı mücadelesidir.
Ülkemiz terör örgütünün beslendiği her türlü melanet yuvasının kafasını kopartmaya ve beslenme kaynaklarının kökünü kurutmaya kararlıdır. Bu kararlılık da tüm güvenlik güçlerimiz her türlü mücadeleyi yılmadan yapmaktadır. Yıllardır her türlü kaynaktan beslenmiş olan terörist unsurların dini, milliyeti, etnik aidiyeti, ülkesi, yöresi ve geçerli bir bahanesi yoktur.
Türk milleti ve devleti geçmişten gelen tecrübe ve devlet geleneği ile engin bir basirete sahiptir, bu nedenle içimizde barışsever ve dost görünümlü fakat içerisinde düşmanlık beslemiş ve düşmanların güdümünde hareket eden tüm şer odaklarını tespit edecek kabiliyet ve şuurdadır. Şimdilerde kendini aklamaya çalışan yâda aklımızla alay edenlerin acıklı akıbetlerini görmek ve tanımak isteyenlere tarihin ibret dolu sayfalarına bakmaları yeterli olacaktır.
Şehadet esaslı inanmışlık temelli bir kararlılıkta devletimizin tüm unsurları mücadelesini yılmadan devam ettirmektedir. Bu vesileyle de terörle mücadele sırasında şehitlik mertebesine erişerek peygamber efendimize komşu olan abilerimiz kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Devletimiz bu mücadeleyi yaparken bireysel olarak biz fertlere de düşen genç nesillerimizin şer odaklarının eline geçmesine mani olmaktır. Gençlerimizi kirli ve kokuşmuş ortamlarına çekmeye çalışan her türlü kişi ve kurum ile mücadeleyi ilk olarak bireyselde başlatmalı ve devam ettirmeliyiz. Gençlerimize devlet, millet ve din şuurunu aşılayarak bilinçli bir gençlik yetiştirmeliyiz. Tüm bunların yanında da devlet olarak gençlerimize onların kendilerini rahat ifade edebileceği her türlü aktivite ortamını hazırlamalı ve devletin güler yüzünün daima onlarla birlikte olduğunu bildirmeliyiz.
Tam 11 yıl önce Tarihi Murat köprüsü ismindeki yere ilk kez gitmiştim. Kuş uçmaz kervan geçmez bir coğrafyaydı. İnsanlar gelip resim çektirip gidiyorlardı. Kenarda bir kara çadır, çadırın hemen yanında bir semaver yanar küçük bir sandalyede sıkış tepiş çayımızı içip gitmiştik. İlk işletme 2011 yılında açılmıştı. O zaman oturacak yer bulamazdık. Şimdilerdeyse daha bir başka oldu. Köprüyü tam ortaya alan nehrin iki yanını da birbirine bağlayan yürüyüş ve bisiklet yolları ile çocuk oyun alanları ile farklı bir vakit geçirme alanı olmuş. Gençler yürüyor, bisiklet sürüyor ve top oynayıp eğleniyorlar. Yani kısacası gençler şer odaklarının yerlerine değil devletin eliyle oluşturulmuş mekânlara gidiyor.
Yazımın başlığında da geçen Murat Nehri Rekreasyon alanı güvenlik için oluşturulmuş karakolu da bulunan, diğer imkanları ile önemli bir destinasyon merkezi olma konumuna gelmiş. Gördüğüm kadarıyla yaz aylarında önemli bir eğlence merkezi olarak herkesçe kullanılıyor. Böyle bir alanın tanıtımı yapılırsa da Doğu Anadolu’da önemli bir ziyaret noktası haline gelebilecek potansiyeli mevcuttur.
Bunun yanında park içerisinde farklı alanlardaki tematik noktaların oluşturulması, kış aylarında da insanların gezebileceği bölümlerin ilave edilmesi ile Tatvan ilçesine benzer bir cazibe noktası oluşturabilecek önemli bir potansiyeli olacaktır. Emeği geçenlere şimdiden teşekkür ediyorum.