Süt izni: İş Kanunu’nun 74. maddesi ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde, çalışan kadınlara doğum sonrası süt izni tanınmaktadır. Buna göre; doğum yapan kadın işçilere, çocuklarını emzirmeleri veya süt sağmaları amacıyla çalışma süresince toplamda günlük 1,5 saat (toplamda iki defa yarımşar saat ya da başka bir şekilde) süt izni verilir. Bu izin, doğumdan itibaren çocuğun 1,5 yaşına kadar kullanılabilir. Kamu kurumlarında ise günlük 3 saat olarak uygulanmaktadır. Anne sütü, bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenmesini gerektiren evrensel bir sağlık tavsiyesidir. Anne sütü, bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendirmekte, enfeksiyon risklerini azaltmakta ve sağlıklı gelişimi desteklemektedir. Bu nedenle, annelerin bebeklerini düzenli ve yeterli şekilde emzire bilmeleri için çalışma ortamında gerekli desteğin sağlanması büyük önem taşır.
Süt izni, annenin iş yerinde süt sağabilmesi ya da bebeğini emzirebilmesi için tanınan yasal bir haktır. Ancak uygulamada karşılaşılan zorluklar, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde bu hakkın kullanılması konusunda sıkıntılara yol açabilmektedir. Uygun ortamın sağlanmaması, bilinç eksikliği ya da sosyal baskılar çalışan annelerin süt iznini kullanmasını zorlaştırmaktadır. Çalışan annelerin en doğal ve temel haklarından biri olan süt izni, sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda toplumun geleceğine yapılan bir yatırımdır. Doğum sonrası annelerin bebeklerine süt verme süreçlerinde iş hayatını da dengede tutabilmeleri için sağlanan bu izin hem annelerin hem de bebeklerin sağlıklı gelişimi için kritik öneme sahiptir.
Türkiye’de iş kanununda yer alan süt izni, annelere çalışma saatleri içerisinde süt sağmak veya bebeğini emzirmek için belirli sürelerle izin hakkı tanır. Ancak, birçok çalışan anne bu hakkını kullanırken çeşitli zorluklarla karşılaşabiliyor. Bazı işyerlerinde yeterli bilgilendirme yapılmaması, uygun alanların olmaması veya iznin uygulanmasında tereddütler yaşanması, bu hakkın etkin kullanılmasını engelliyor. Oysa süt izni, sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda işverenler için de önemli bir sorumluluktur. Sağlıklı nesillerin yetişmesi, çalışan annelerin motivasyon ve verimliliğinin artması, işyerinde kadın dostu bir ortamın oluşması için süt izninin hak ettiği şekilde uygulanması gerekir.
Toplum olarak süt iznini sadece bir “izin” olarak değil, annelerin ve çocukların hak ettiği destek paketi olarak görmeliyiz. İyi düzenlenmiş ve desteklenen süt izni uygulamaları, doğum sonrası annenin ve bebeğin yaşam kalitesini yükseltirken, iş hayatına dönüş sürecini de kolaylaştırır. Kadınların iş gücüne katılımının artmasıyla birlikte, çalışma hayatı ve annelik sorumlulukları arasındaki dengeyi sağlamak giderek daha önemli hale gelmiştir. Doğum sonrası dönemde annelerin hem bebekleriyle sağlıklı bağ kurabilmeleri hem de iş yaşamına devam edebilmeleri için yasal olarak tanınan haklardan biri olan süt izni, bu anlamda hayati bir rol üstlenmektedir.
Süt izninin etkin uygulanabilmesi için işverenlerin gerekli kolaylıkları sağlaması gerekmektedir. Özellikle süt sağma için hijyenik, rahat ve özel bir alan oluşturulması, annelerin bu hakkını sorunsuz kullanabilmesi açısından kritik bir gerekliliktir. İşverenler, çalışan annelerin bu hakkını engellemeden, destekleyici bir yaklaşım sergilemelidir. Devlet ise iş kanunundaki düzenlemelerin takibini yaparak, işyerlerinin mevzuata uygun hareket etmesini teşvik etmelidir. Ayrıca, çalışan anneler için süt izni ve emzirme konularında bilgilendirici kampanyalar düzenlemek, toplumda farkındalığı artırmak açısından faydalı olacaktır.
Süt izni sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için annelerin bebeklerine anne sütü verebilmeleri desteklenmelidir. Çalışan annelerin süt izni kullanabilmesi hem annenin hem de çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığına olumlu katkılar sağlar. Ayrıca, çalışan kadınların iş yaşamına daha bağlı ve motive şekilde devam etmeleri, iş verimliliğini ve işyeri ortamını da iyileştirir.
Sonuç olarak; çalışan annelerin süt izni hakkını kullanabilmesi için bilinçlenmek, işyerlerimizi bu konuda eğitmek ve uygun koşullar yaratmak hepimizin ortak sorumluluğu. Çünkü her damla anne sütü, sağlıklı bir gelecek için atılan en değerli adımdır. Süt izni uygulamalarının yaygınlaştırılması ve iyileştirilmesi hem yasal bir zorunluluk hem de toplumsal bir ihtiyaçtır. Bu hakkın tam anlamıyla kullanılabilmesi için işverenlerin, devletin ve toplumun ortak hareket etmesi gerekmektedir. Çünkü her çalışan annenin süt izni, sağlıklı bir toplumun temel taşlarından biridir.
İş Güvenliği uzmanı/ Asbest Söküm Uzmanı
Mehmet Cüneyt SOLGUN