Bir an gözlerimi kapatıp 28 Ekim 1923 tarihine gitmek ve Gazi Mustafa Kemal Paşanın dediği gibi “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” cümlesini eski mecliste bizzat kendisinden dinlemek isterdim. Sonrasında tabi canlı olarak Cumhuriyetin ilanını… Tamda bu günlerde Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 1000 yıllık ulu çınarın yeniden dirilişine sahne olan önemli bir başlangıcın her yıl 29 Ekim’de tekrarlandığı önemli bir anı yaşıyoruz. Bu an Anadolu’nun dört bir tarafında bir umudun ve yeniden yeşerişinde adıdır. Çünkü insanlar bilirler ki Cumhuriyet, demokrasinin, bağımsızlığın ve adaletin temsiliyetidir. Herkese eşit yaklaşımın ve bu kadar değişik kültürü bir arada tutmanın harcıdır. Bu harç insanların bir arada huzurlu ve mutlu yaşamasının teminatıdır. Çünkü Cumhuriyet;
- Çok Milletli İmparatorluktan, Üniter (Merkezi) Milli Devlete,
- Yarı Sömürge İmparatorluktan, Tam Bağımsız Devlete,
- Meşruti Monarşiden, Laik, Demokratik Cumhuriyete geçişin adıdır.
Nitekim bu geçiş bir günde olmamıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önündeki birçok engellemeye karşı yeşermiş ve uhde bulmuştur. Çünkü Türk Milleti adeta Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğmuştur. Uzun süren savaş koşulları ekonomiye alt üst ettiği gibi nice yetişmiş fikir ve bilim insanları da cephelerde vatan müdafaası için şehit düşmüştür. Her birisi vatan toprağına katılmış, birçoğu isimsiz kahramanlar olarak aramızdan ayrılmışlardır. Bu kadar imkânsızlıklar içerisinde Anadolu’nun yeniden imar ve iskân edilmesi son derece önemli bir sorundur. Tüm bu koşullar altında Cumhuriyetin ilanı insanlara moral ve motivasyon kaynağı olmuştur. Bu sayede devlet millet el ele vererek tüm bunların üstesinden gelmiştir.
İlkokul çağlarından beri 29 Ekim günlerinde aynı heyecanla okunan şiirler, soğukta titrerken bile heyecanla söylenen istiklal marşımız, gördüğümüzde göğsümüzü kabartan al kan renkli ay yıldızlı bayrağımız… Gencinden yaşlısına kadar herkesin milli konularda bir arada olması… Anadolu’yu yurt edinen Alparslan’dan kinci kez yurt edinmemizi sağlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya kadar olan ecdadımızla duyduğumuz gurur ve heyecan bize Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar olacağını ve bu gençliğin “damarlarındaki asil kanın” farkında olduğunu göstermektedir.
Bizden gençlerimizi X, Y, Z kuşağı gibi harflerle sınıflandırmamızı istense de gençlerimiz Türk Milletinin asli gücü ve gururudur. Bu nesil ecdadını tanıdıkça daha çok güç sahibi olacak ve Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar olması için daha çok çalışacaktır. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Paşanın da Gençliğe Hitabesinde dile getirdiği gibi; “Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” asil kan, Anadolu’nun yurt edinmesinde Alparslan ile birlikte nasıl başarılı olduysa, İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmet ile canlanmış Çanakkale’de, İzmir’de son olarak da 15 Temmuz’da Türk Milletinin zaferle galip ayrılmasına vesile olmuştur.
Bu vesile ile sözlerimi Akif’in İstiklal Marşımızda bahsettiği;
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
Mısralarını da hatırlatarak tamamlamak ve gençlikten daima ümidimizi kesmediğimizi özellikle belirtmek isterim.