Dünya’nın başına bela olan kovid gibi bir bulaşıcı hastalık furyası birçok yeni başlangıcı beraberinde getirdi. Dünya ülkelerinde insanların topyekûn sokağa bile çıkamadığı bir ortamda gıda rezervleri hızla azalmaya başladı. Tüketilenin yerine bir dönem yenisini koyamayan ülkelerin gıda üretim problemleri hat sayfaya ulaşmışken buna birde iklim krizi giriş yapınca dünyada yeni bir gıda algısı oluşmaya başladı. Dünyada birçok ülke ürün çeşitliliğini değişen iklim koşullarına bağımlı olarak değiştirmek zorunda kaldı. Hal böyle olunca hızla çeşitlenmiş ve yenilenmiş gıda üretim desenleri bilinmeyen rekolte, değişken üretim metotları ile birleşince gıda tedarik zincirinde aksamalar meydana gelmeye başladı. Bunun yanında Pandemi dönemindeki gıda tüketim azlığı fiyatlarda da iyice düşüşlere neden oldu. Bu durumda kazanamayan çiftçilerin üretimlerini durdurmasına kadar gitti…
Pandeminin hızını azalttığı ve dünyanın rutine döndüğünü düşündüğümüz bir anda hiç beklenmeyen Rusya-Ukrayna krizi ile dünya farklı bir siyasi atmosfere büründü. Bu kriz beraberinde dünyada yeni bir siyasi istikrarsızlığın kapısını açtığı gibi gıda temininde güçlükler çeken diğer ülkelerin de sorunu haline geldi. Dünya yeniden kutuplaşırken başına geleceklerden tam manasıyla haberdar değildi. Uzayan savaş beraberinde enerji piyasasında da istikrarsızlık getirdi. Artan enerji maliyetleri ise tüm dünyada başta gıda maddeleri olmak üzere enerjiyle üretim yapılan tüm ürünlerin fiyatlarını artırdı. Bazı çiftçiler girdi kalemlerinden artış nedeniyle gıda üretimlerini yapamaz duruma geldi. Böyle olunca bir yıl gibi kısa sürede gıda temel maddeleri %200 gibi artışlar görülmeye başlandı.
Yurt içi gıda fiyatları enflasyonu tüm dünyada yüksek seyrini sürdürmeye devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor. Çünkü Ukrayna’daki savaş, küresel ticaret, üretim ve emtia tüketimi modellerini 2024’ün sonuna kadar fiyatları tarihsel olarak yüksek seviyelerde tutacak şekilde değiştirdi, gıda güvensizliği ve enflasyonu şiddetlendirdi.
Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından ülkeler tarafından uygulanan ticaretle ilgili politikalar arttı. Küresel gıda krizi, yerel arzı artırmak ve fiyatları düşürmek amacıyla ülkeler tarafından uygulanan artan sayıda gıda ticareti kısıtlamaları ile kısmen daha da kötüleşti.
Ülkemizde bu riskleri gördüğü için hiç olmadığı kadar çok gıda üretimi yapılmasını ve ekilebilir her bir tarım arazinde tarımsal faaliyetlerin hızlandırılması gerektiğini beyan etti, etmekte ve çiftçilere bu anlamda maddi desteklerini devam ettirmektedir.
Muş Ovasının daha öncede belirttiğimiz gibi ülkemizin tarımsal üretimde önemli bir lokomotifi olabilecek potansiyeli mevcuttur. Bu potansiyelini ve üretim kapasitesini tam manasıyla kullanamamaktadır. Gerek üretim çeşitliliğinin düzenlenmemesi gerekse katma değeri yüksek ürünlere yönelik tarımsal faaliyetlerin azlığı ile Muş Ovası tarımsal üretim kapasitesi yönünden ve gıda üretim haritasında hak ettiği yerden uzaktadır. Arazilerin sulanması için gerçekleştirilecek olan sulama projesinin tamamlanması ile gelecekte önemli bir tarımsal üretim üssü olacağı kesindir. Bu nedenle tarımsal mekanizasyona dayalı tarım merkezlerinin ve ilgili bölümlerin bir an önce aktif edilmesi ve ürün çeşitliliği ile tarımsal üretime yönelik sanayi tarzı alt yapıların güçlendirilmesi gereklidir. Gelecekte gıda savaşlarının yaşanacağı bir ortamda Muş Ovası tarımın ve dünyanın tarım başkenti olmaması için neden bulunmamaktadır…