Geçtiğimiz günlerde ilimizde ilki gerçekleştirilen “Kelem Festivali” aslında epey gecikmiş bir kültürel etkinlikti. Geç kalınmış bir oluşum olmanın yanı sıra şehir halkının çözüme ulaştırılması gereken çok daha önemli sorunlarının olması bu faaliyeti gölgede bıraktı diye düşünüyorum. Bu nedenden dolayı şehir halkının çoğunun bu kültürel açlığa pozitif bir anlayış ile yaklaştığını yani ilgili olduğunu pek zannetmiyorum açıkçası. Zira il yönetimi halkın kültürel açlığını doyurmayı bırakın sosyal hak ve yaşantısını hala gereken düzeyde ve konforda sağlamış değil. Kent SOSYAL BELEDİYECİLİK anlayışından o kadar uzak bir idare içinde ki buraya kent demek bile mantığa ters düşüyor bazen. 21. yüzyılda yaşamamıza rağmen evlerimizde hala su kesintisi yaşanıyor olması trajikomik bir durum. Üstelik su yönünden oldukça zengin bir bölgede olmamıza rağmen… Abartı değil kendimi bildim bileli bu şehirde yaşadığım mahallede istisnasız her gün, günün ve gecenin büyük kısmında ve maalesef suya en gereksinim duyulan saatlerde su kesintisine maruz kaldık ve hala kalıyoruz. Yaşadığımız mahallede suyun aktığı zamanlar o kadar kısa ki maalesef kent ve mahalle halkı olarak bizler kendimizi bu zamanlara göre ayarlamak zorunda kalıyoruz. Düşünün çalışan insanlar için hafta sonları dinlenme günleri olmasına rağmen ya işlerini halletmek için sabah uykularımdan feragat etmek zorunda kalıyorlar ya da duş ihtiyaçları başta olmak üzere su ile ilgili bütün işlerini suyun aktığı saatlere erteliyorlar. Yıllardır bu şekilde yatılı ve günlük misafirler ağırladık. Nişanlar, düğünler, taziyeler geçirdik akmayan (verilmeyen) su ile. Ve tabi ki sabrımızın sınırını ölçen diğer bir durum da bitmek bilmeyen yol çalışmalarımız… Her yıl, her bahar ve her yaz mevsiminde şehir merkezindeki iki ana cadde ve kaldırımlar başta olmak üzere bütün yollar tekrar tekrar kazılıp, sökülüp güya baştan yapılıyor. Nedenini bir türlü anlayamadığımız bu uzun süren yapım sürecinde kapatılan trafik, tozlu ve kirli çevre vs. ile hem halkı hem iş yapamayan esnafı mağdur ederek çileden çıkmalarına sebep oluyor. Doğal olarak bu tür çalışmalar halk için artık hizmet değil eziyete dönüşüyor. Yanlış algılanmasın festivalin yapılmasına karşı bir tutum içerisinde değiliz. Başta da dile getirdiğimiz gibi oldukça gecikmiş bir durum. Ancak, bu şehrin sadece kültürel açıdan değil bir çok şeyden yoksun bir kadere mahkum edilmiş, mahrum evlatları olduğumuzun ıstırabını dile getirmek isterim. Evet, tabi ki kent yönetimi olarak halkın kültürel ihtiyaçlarına da hizmet etmek gerekiyor ancak öncelikle halkın sosyal hayatına gereken şekilde önem vermek lazım. Mecburi ihtiyaçlar karşılanmadıkça halkı bu ve benzeri oluşumlar ile memnun etmeye çalışmak “ağlayan bebeğin ağzına bal çalmak” gibi pek makbule geçmeyen bir uygulama olarak kalacaktır.