Özünün farkında olan kendisine güzel bir hediye vermiştir. Özünün farkındalığının farkında olamamak ise büyük bir cezadır.  Olgun karakter sahibi, özünün farkında olan, yani ne kadarlık olduğunu bilen, Muş şivesiyle, "men boleyem babam" der. Devamında duygularıyla barışık ve yine duygularıyla el sıkışarak yoluna devam eder. Böbürlenmez, kendini dev aynasında görmez. Kameti nispetinde adımını atar. Özünü, özünden farklı görmez ve göstermez.  Dışındakilere gıpta etse bile haset etmez.  Cemiyetimizin önemli hastalıklarından biri hatta en önemlisi olan "niye onda var da bende yok"  demez. "Benim neyim eksik" düşüncesiyle başından büyük işlere kalkışmaz. Arkadaş! Gel sahte bir ‘’ öz’’ den sıyrıl. Az ile yetin. Duygularının kulağına fısıldamalarını dinle. Kişiliğinden ödün vermeden yoluna devam et. Kendini tanıyıp, kendin gibi hareket ettiğin zaman vicdanen rahatlarsın. Hissiyatlarına aklın önüne geçmesin. Sağduyun her zaman seni kontrol altına alsın. Her karşılaştığın olayda, seni terazi kullanmaya zorlasın.  Ölçü kullanmak her zaman karlıdır. Doğruyu yapmak çok kolay… Ancak, doğruyla yanlışı ayırmak zor... Hissiyatın aklın önüne geçti mi ve devamında da kendini bir şey zannettin mi, "hangisi doğru hangisi yanlış" ayıramazsın…  Aksi takdirde, "MIŞ" gibi yaşarsın.  Hayatı bilmediğin halde bilir, "MİŞ" zannedersin. Sen bilirsin. Tercih senin. Hata yapmak istemiyorsan bu tavsiyeme uy.. Sık sık boy aynası önüne geç. Kendini biraz oku… Hayatın neresindesin? Olaylara karşı direncin ne? Bilgin, kültürün, tecrüben, seviyen nerede? vs. vs. Zarar etmezsin vesselam… Yazımı bitirirken, siz sevgili okurlarımın Ramazanını kutlarım. İnanıyorum ki: çoğu okurumuz Ramazan ayı münasebetiyle bol bol Kur’an dinlemekte yada okumaktalar. Temennim, okudukları Kur'an'ı anlamaya çalışmaları. Daha güzel ve daha verimli olur. Selam ve dua ile… Yazımı çok sevdiğim Said Nursi'nin bir sözü ile bitirmek istiyorum;  "Ey kendini insan bilen insan. Kendini oku. Yoksa hayvan ve şuursuz bir varlık olma ihtimali var."