Her şeyin ölçüsü insandır;
var olanların
var olmalarının
ve var olmayanların
var olmamalarının…”
Protagoras_
Bu yazımda Sofistlere ve onlara edilen haksızlığa değinmek istiyorum ancak önce sofist nedir ona bakalım.
Etimolojik açıdan ‘sofist’ kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki-uzman kişi) sözcüğünden türetilen sophistes’ten gelir, öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri tanımlar.
Sofistler ise (Protagoras, Gorgias, Prodicus, Hippias, Antiphon) Atina'da birkaç gezgin öğretmendi, insanlara (zengin erkeklere) belli bir ücret karşılığında -ücretli ders ya da modern bir terimle profesyonel eğitim veya erdem yahut felsefe öğretirlerdi. Retorikte, etikte, ahlakta ve elbette siyasette uzmandılar ve insanlara günlük hayatta gerekli olan başka bir deyişle pratikte işe yarar bilgileri veriyorlardı.
İkna yetenekleri olağanüstü idi ki o dönemde retorik dediğimiz konuşma sanatı çok önemliydi, şimdi ki gibi bir mahkeme de kendinizi savunmanız gerekse avukat tutmanız hak getire, haliyle hitabeti ve ikna kabiliyeti iyi olanlar haksız dâhi olsalardı davayı kazanma ihtimalleri vardı ki kazanıyorlardı, düşünün yani o dönemde hitabet ve belagat sanatı o denli önemliydi.
Sokrates'in muhteşem savunması kitabından göreceğiniz üzere, orada Sokrat bizzat kendi savunmasını kendisi yapıyordu, bir avukat tutmak ve savunma yaptırmak yoktu.
Sofistlerin felsefeye katkıları yadsınamazdı. Yunan aydınlanmasında ve eleştirel düşünmenin öğretilmesinde katkıları büyüktü…
En önemli sofist Protagoras İlk agnostik filozoftur, İkinci önemli sofist Gorgiastir, ilk nihilisttir dense yanlış olmazdı.
Ki sofistlere dair bilgilerimiz Platon'un kendi penceresinden onları kötüleyen yazılarından fazlası değildi…
Sofistlerin paralı eğitim vermeleri sert eleştiriler aldı ne yazık ki…
Bundan dolayı aşağılandılar, zira o dönemde köleler para karşılığında çeşitli işler yapıyorlardı bu bakımdan aristokrat filozoflar bunu kölelikle eş değer buldular.
Aristo, özellikle Sokrates
-ki onlara çok ağır hakaret ediyordu buna kendinde 'hak' görüyordu ve onlara paralı askerler yahut eğitim kevaşesi (bağışlayın bu çirkin ifadeyi Sokrates'in onlara ettiği hakaretin tarafımdan yumuşatılmış hali bu) diyordu-Ve elbette Platon tarafından bana göre haksızca eleştiriliyorlardı.
-Platon ile ilgili dipnot düşeyim şuraya:
Platon 'aristokrat' bir aileden geliyordu haliyle anlayamazdı insanların geçim sıkıntısı yaşamalarını ve ücretli özel dersler vermelerini-Elbette en erdemlisi eğitimi ücretsiz yapmaktı ancak buraya tam da sofistlerin sevdiği tarzda rölatif bir soru bırakma zamanı, kime göre neye göre erdem?
Zira günümüzde meslek olarak öğretmenliği benimseyenler ücretsiz yapmıyorlar neticede değil mi?
Öğretmenlerin tek geçim kaynağı meslekleri olunca haliyle aç kalmamak için resmi olarak profesyonel eğitim veriyorlar, o halde sofistler neden hak ettikleri değeri görmediler? (Bu yazdıklarımdan öğretmenlerin hak ettikleri değeri gördükleri anlamı çıkmasın çünkü gördüklerini düşünmüyorum, malum her gün öğretmene şiddet haberlerini görüyoruz medyada ne yazık ki)
Yani sözün özü, Sofistler de öğretmendi, -sadece öğretmenlerden farklı olarak; mekân süreklilikleri yoktu, en önemlisi eğitimde fırsat ve imkân eşitliğini sağlayamadılar, bir de parayı direkt öğrenciden alıyorlardı-ancak gerekçesi ne olursa olsun, sofistlerin gördüğü muamele hak ettikleri değildi, bana göre değerli insanlardı.
Daha o dönemde (4.yy'da) bireyselliğin öneminin bilincinde idiler bu mükemmel bir bilinçtir esasında zira günümüzde bile (sözüm ona modern kabul ettiğimiz bu çağda dâhi) bireysellik bu denli nakıs ve öğrenilemeye muhtaç iken.
Düşünüyorum da keşke bizler de Muş'u küçük Atina'ya çevirebilsek ve insanlara felsefe anlatsak… Muş aydınlanmasına katkı sağlasak…
Üstelik sofistlerden farklı olarak kimseden bir şey talep etmezdik ancak gezgin öğretmenler olurduk ki; buna lüzum da olmazdı, belki de uygun bir yer ayarlar anlatırdık…
-bundan bir iki sene önce dört öğretmen kendi aramızda yapmıştık ancak sadece kendi aramızda ki bence bunu halka açık yapmalıydık-Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde bizden de sofistler diye bahsederlerdi asırlar sonra ancak biz daha çok postmodern sofistler olurduk bu durumda ama olurduk gene de…
Kulağa hoş geliyor son derece sofistike hatta ki bunu Fransızca ifade etmek isterim Fransızcası daha hoş geliyor bana:
"sophistiqué"
Not: Muş'ta felsefe kulübü oluşturup halka açık dersler verebiliriz. (Muş'ta köşe yazılarımı ve kitaplarımı takip eden değerli felsefecilerimiz varmış) Konuyla ilgili fikirlere açığım, 'konuya ilişkin' ulaşmak isteyen varsa Haber 49'un mail adresine iletişim bilgilerini bıraksınlar uygun gördüğüm takdirde dönüş yapacağım mutlaka…