UYUYANLARI UYANDIRMAYA NİYETLİYİZ!

Muş İlimiz, bölgede en iyi konuma, gelişme ve büyüme açısından da çok büyük bir potansiyele sahiptir. İlimiz gelişmişlik bakımından yıllardır hep son sıralarda yer alıyor. Bizler Muş olarak varlık içinde yokluk çekiyoruz. Sorunlarımızın çözümü için düzenli ve ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Ama ne yazık ki sorunlu ilimizin bazı kamu kurumları liyakatli kişiler tarafından yönetilmiyor. İlimizdeki […]

UYUYANLARI UYANDIRMAYA NİYETLİYİZ!
Emrullah Özbey
Yayınlanma

17:33 - 16 Mart 2022

Güncelleme

17:33 - 16 Mart 2022

Okuma Süresi

5 dakika

Muş İlimiz, bölgede en iyi konuma, gelişme ve büyüme açısından da çok büyük bir potansiyele sahiptir. İlimiz gelişmişlik bakımından yıllardır hep son sıralarda yer alıyor. Bizler Muş olarak varlık içinde yokluk çekiyoruz. Sorunlarımızın çözümü için düzenli ve ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Ama ne yazık ki sorunlu ilimizin bazı kamu kurumları liyakatli kişiler tarafından yönetilmiyor.

İlimizdeki bazı kamu kurumlarının liyakatli kişiler tarafından yönetilmemesi de ilimize gelecek yatırımları engelliyor. Onun içindir ki Sayın Valimize büyük görevler düşüyor. Dört yılı aşkındır Muş’ta olan Valimizin kamu kurumlarındaki çalışmalarına ve Muş için çabalarına hep birlikte tanıklık ediyoruz.

Avrupa’nın ilk 20’sinde, dünyanın ise ilk 50’sinde yer alan 888 dekar alan üzerine kurulu kentin vizyon projesi Tarihi Murat Köprüsü Sultan Alparslan Şehir Parkı’nı hem ilimize hem de dünya turizmine kazandıran Valimize Muş adına çok teşekkür ediyoruz. Sayın Valimizin kış turizmini de canlandıracak projelerin hayata geçirilmesi için gece gündüz çalışması bu kentin makûs kaderini değiştireceğine inanıyorum.

Sayın Valimizin Muş için çabalarını görürken kamu kurumlarındaki bazı Muşlu idarecilerin sadece koltuk doldurmakla yetindiğini de üzülerek belirteyim. İlimizdeki sivil toplum örgütleri başta olmak üzere, kamu kurum amirleri ve Muş’ta yaşayan herkesin ve her kesimin Muş için çalışması lazım.

Bugün, bazı sivil toplum örgütleri ve meslek odalarına baktığımız zaman başında bulunduğu kurumu sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklarını aşikardır. Şehrin sorunlarına yönelik çalışmalarının olmaması bizleri derinden üzüyor. Özellikle bazı meslek oda başkanları bulunduğu makamı bir siyasi basamak olarak kullanması oldukça yanlıştır ve bu memlekete ihanettir! Onlara buradan bir çift sözüm var; siz önce başında bulunduğunuz meslek örgütü ve Muş için projeler üretin daha sonra siyasete atılın! Kibir ve egolarınızı bir kenara bırakın! Siyaset için de o partiden o partiye koşmayın…

İlimizin, oldukça köklü bir tarihe sahip olup yapılan araştırmalar ve arkeolojik kazılar ile pek çok medeniyete ve uygarlığa ev sahipliği yaptığı görülmüştür. Bu köklü tarihi itibari ile de bizlere ne denli zengin kültürel özellikleri içerisinde barındırdığını göstermektedir. Fakat ilimizde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün kültürel ve turizme yönelik çalışmaları yok veya var da biz mi göremiyoruz?

Muş denilince ilk akla gelen Malazgirt ve Sultan Alparslan olmasına rağmen Malazgirt ve Sultan Alparslan ile ilgili hiçbir çalışma yok. Bir müzemiz dahi yok!

Kent merkezinin tam ortasında kalan Karayolları Şefliği, İl Özel İdaresi eski binası ve eski otogar binasının yeri birleşince büyük bir alan ve konuma sahip yerleşkede bir Sultan Alparslan Müzesi, açık hava konser ve tiyatro amfilerinin açılması Muş için çok güzel olacaktır.

Muş, kültürel anlamda işlenmemiş verimli bir toprak. Zahmet edilip emek verilip işlense kültürel çalışmaların tohumları ekilse çok geçmeden büyük meyveler verecektir. Fakat bizim idarecilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz tam olarak neyi bekliyor anlayamıyoruz. Bir şehrin ihyasında sadece vali sadece belediye başkanı yahut vekil yeterli olmaz. Bu kollektif bir takım çalışmasıdır. Aidiyet hissi ile bu memlekete bağlı herkesin elini taşın altına bırakması elzemdir, yöneticileriyle, bürokrasisi ile sivil toplum örgütleri ile vatandaşları ile. Bir ülkenin vatandaşı olmakla bir vatanın evladı olmak farklıdır. Bir vatana evlat olmak ona kayıtsız kalamamaktır, başını yastığa bıraktığında “ne olacak bu memleketin hali” diye dert etmektir, yokuşlarının düze çıkması için emek sarf etmektir, gönül vermektir. Bizler, bu kadim memleketin havası suyu ile yoğrulmuşken her karışına borçluyuz.

Bir makamım olsun, günü kurtarayım diye koltuklarında vakit öldürenler, bu mümbit memleketi çoraklaşmaya terk etmiştir. Taş üstüne taş, laf üstüne fikir, proje koymayanların sadece oturmakla işi yürüttüklerini zannetmeleri büyük hezeyan. İhanet sadece kötü bir şey yapmakla değil iyi olması için hiçbir şey yapmamakla da olur. Bir gün bu ihanetlerinin hesabını vereceklerdir muhakkak ama bu dünya için geç olmadan, bu toprağın ruhu kurumadan harekete geçmeyenlerin yakasını bırakmayacağız. Onların ataletine bizim sessiz kalmamız da bir başka ihanettir. Görmezden gelmek, susmak, yok saymak en az onlar kadar suçlu yapar bizi. Bilsinler ki bu memleketin evlatları var. Üç kişi, beş kişi de olsa var ve bütün uyuyanları uyandırmaya niyetliyiz…