Değerli okuyucular bir kez daha merhaba;
Bir kez daha merhaba diyorum… Çünkü bildiğiniz gibi gazetede çıkan haberlerden dolayı sürekli baskın yiyoruz. Bu gözü dönmüş insanların ne yapacakları belli değil.
Bildiğiniz gibi; elimizdeki tek gücümüz sizinle paylaştıklarımızdır. Gazetecinin silahı, topu, tüfeği yok.
Kendisini, güç, kudret ve imkân sahibi zanneden kimi çevreler çarklarına yağ değil de hafif su serpilince çarkın gıcırdayacağı endişesi ile başka arayışlara girmek durumunda kalıyor.
Geçen hafta yazdığım köşe yazısından dolayı yine saldırılara maruz kaldım. Ne yazmıştık geçen hafta? İlimizin yol sorunu ve esnafın mağduriyetini kaleme almıştım.
İlimiz bildiğiniz gibi bazı şeylere alıştırılmış. Yıllarca yapılanlar edilenler hep saklı kalmış. Yapan yaptığı ile yiyen yediği ile kalmış. Siyaset ticaretin bir ayağı, ticaret siyasetin diğer ayağı olmuş. Güzel giden bu iş ve ilişkilere ne dokunan ne de sorgulayan olmuş. Sorgulamaya kalkan bizim gibi nadanlar olunca da malumunuz olduğu gibi saldırılara maruz kalıyor.
Elbette toplum ve kamu menfaatine dokunacak iş ve ilişkileriniz olunca bu gazetenin sayfaları, bunu açığa çıkarmak için elinden ne geliyorsa yapacaktır.
Bizim işimiz gazetecilik yapmak. Birilerini yüceltmek veya birilerini küçük düşürmek değil. Biz gazeteciler, Asla kin ve nefretle haber yapmıyoruz. Kimsenin yayın organı da değiliz… Gazetecilik, böyle kurumlarınızdan yazdığınız haberleri gazeteciye atarak yayınlamak istemeniz de değildir… Gazeteci vatandaşların sorunlarını dinleyerek bilgi ve belgelerle istemediğiniz haberleri yapmaktır… Aksi takdirde gazeteci gazetecilik değil sizlerin yayın organı ve reklam aracı olur…
Geçen sayımızdaki haberde ne yazmıştık; “Şehir merkezinde yapılan kazı çalışmasında bir ilerleme yok. Bölgedeki esnaf iş yapamıyor. Çalışmalardan dolayı dükkânına giremiyor ki müşteriler nasıl gelsin? Fakat hiçbir sorunumuz yokmuş gibi davranmak, memleket meselelerine uzak durmak bu memlekete vurulmuş büyük bir darbe olur.”
Burası küçük bir yer, herkes herkesi tanır, bazı iş ve ilişkileri saklamak ve insanların gözünden kaçırmak mümkün olmuyor. Aslında yazdığımız fazla bir şey de yok. Yazdığımız yazılardan rahatsız olanlar, canı bizi yaşatmayacak kadar sıkılıyor. Doğrusu, bu şekil sıkıntıların ortaya çıkması ve fiili saldırıya dönüşmesi sıkıntının boyutunu da ortaya çıkarıyor elbette. Kuyruğunuza mı bastık da canınız mı acıdı? Sizin bir yerleriniz acıyınca, bu halkın da bir yerleri rahatlar gibi geliyor.
Bazı çevreler benzer durumlarda yargıdan, belgeden ve sair mazeretlerden medet umarlar. Ama ilimizde yargı yollarını seçme yerine haberi yapan gazeteye saldırılar gerçekleşiyor hep. Muş Belediye Başkanı Feyat Asya’nın akrabaları tarafından daha önce yine saldırıya maruz kalmıştım. Geçtiğimiz hafta yine üstü kapalı ne kadar akrabam varsa aranarak onlar üzerinden tehdit edildim. Somut olayda hatalarına mazeret arayacaklarına “Günahlarımı ifşa etme yoksa seni Belediye meydanında asarım” noktasına ve pervasızlığına vardıranlar çıkmaya başladı. Gerek telefonla gerekse de akrabalarım üzerinden tehditler savuranlar bilsinler ki, bu gazete yaşadığı müddetçe yapılması gereken ve yapılmayan tüm işlerin üzerine gidecektir. Gazetemizde kimseye hakaret etmiyoruz. Kimsenin anasına, bacısına, eşine küfür etmiyoruz. Sizlerin de arayıp küfür etmeye hakkınız yok. Elbette yazılarımızı beğenmeyebilirsiniz. Ama bu beğenmeme sizlere hakaret etme, küfür etme şansı vermiyor. Yazılanları doğru bulmuyorsanız buyurun savcılık orda dava açın. Benim akrabalarıma giderek onlar üzerinden beni tehdit etmenize asla göz yumamam. Bunu böyle bilin. Ben bu mesleğe başlarken her şeyi göze alarak başladım. Doğru bildiğim yolda gerekirse herkesi karşıma alırım ama doğru bildiğimden asla şaşmam. Bundan sonra kimse yazdığım haberlerden dolayı akrabalarımı rahatsız etmesin.
Hür basının asli görevlerinden birisi de kamu yararına olan hususları ortaya koymaktır. Basının bu temel işlevinden ayrılmayı da kimse bizden beklemesin. Ben bu mesleği seçerken her şeyi göze aldım. Bu memlekette eğer bazı şeylerin önüne geçebiliyorsam ne mutlu bana.
Ben görevimi yaparken burada çoğu kez saldırılara maruz kaldım. Her zaman adalete güvendim. Burada Belediye Başkanlığı yapan Feyat Asya ise akrabalarının onun yerine veya onun talimatı ile gazete ve gazetecilere hakaret ve tehdit etme lüksü olmaz, olamaz. Bir belediye başkanı eğer eleştiri kabul etmiyorsa o zaman siyasette yapamaz. Hiç kimse eleştirilemez diye bir şey olamaz.
Buradan tekrar yazıyorum; yazdığım haberlerden dolayı akrabalarıma gitmeyin. Beni arayarak hakaret ve küfür etmeyin. Çünkü bizler yazılarımızda sizlere hakaret, küfür ve tehditler yağdırmıyoruz. Belediye başkanı siz değil Feyat Asya’dır. Yazdıklarımı beğenmeyebilirsiniz, beğenmek zorunda da değilsiniz. Bu ülkede adalet varken sizin kendi adaletinizi seçmeniz yanlıştır.