HABER49-Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, artan kene vakalarına karşı biyolojik mücadele kapsamında 2025 yılı sonuna kadar 45 binin üzerinde keklik ve sülünü doğaya salmayı hedefliyor. Yasa dışı avcılığa karşı ise ciddi yaptırımlar uygulanıyor.
Türkiye genelinde yaz aylarının gelmesiyle birlikte kene vakalarında dikkat çekici bir artış yaşanırken, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, biyolojik mücadele yöntemlerini kararlılıkla sürdürüyor. Bu kapsamda, doğal dengenin korunması ve kene popülasyonunun azaltılması amacıyla doğaya keklik salımı faaliyetlerine devam ediliyor. Uzmanlar, kekliklerin özellikle kene larvaları ve nimfleriyle beslenerek bu zararlıları doğrudan hedef aldığına dikkat çekiyor.
Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, doğaya bırakılan kekliklerin kene mücadelesinde son derece etkili olduğu belirtilerek, “Özellikle kırsal ve yarı doğal alanlarda salınan keklikler, zararlı böceklerin yoğun olduğu bölgelerde doğal bir temizlik işlevi görüyor. Bu canlılar, erken dönemlerinde böcekgillerle beslenirken, üç aylıktan sonra daha çok tohumlarla beslenmeye yöneliyor. Bu biyolojik döngü sayesinde hem doğadaki denge korunuyor hem de kene kaynaklı hastalıkların yayılma riski azaltılıyor” denildi.
2025 yılı sonuna kadar 36 bin 250 keklik ve 9 bin sülünün daha doğaya salınması hedefleniyor. Geçmiş 10 yılda ise 745 binden fazla keklik ve 237 binden fazla sülün doğal yaşam alanlarına bırakıldı. Bu veriler, Türkiye'nin biyolojik mücadelede geldiği noktayı ve bu uygulamanın sürdürülebilirliğini ortaya koyuyor.
Yasa Dışı Keklik Avcılığına Karşı Cezalar Sertleşti
Doğaya salınan keklik ve sülünlerin korunması amacıyla alınan önlemler arasında en dikkat çekeni, salım yapılan alanların üç yıl süreyle avcılığa kapatılması oldu. Bu sayede, hem kekliklerin popülasyonu korunuyor hem de biyolojik mücadele süreci kesintiye uğramadan devam edebiliyor. Ancak buna rağmen yasa dışı avcılık faaliyetlerinin önüne geçilebilmiş değil.
Genel Müdürlük, kaçak avcılığa karşı cezai işlemleri sıkılaştırdı. Avlanma miktarları dışında yapılan avcılık faaliyetlerine 4 bin 736 TL, avcılık belgesi olmadan gerçekleştirilen avlara ise 7 bin 147 TL idari para cezası uygulanıyor. Bununla da yetinilmeyip, doğaya salınan kekliklerin yasa dışı şekilde avlanması durumunda ekosistemdeki zarar nedeniyle tazminat bedeli tahsil ediliyor. Bu tazminat tutarları, Merkez Av Komisyonu kararıyla her bir kınalı keklik için 4 bin TL, canlı mühre olarak kullanılan keklikler için ise 15 bin TL olarak belirlendi.
Yetkililer, vatandaşlardan bu konuda duyarlılık bekliyor. Kekliklerin doğaya bırakılmasının yalnızca bir türün korunmasıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda halk sağlığına hizmet eden bir ekolojik mücadele modeli olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda, kaçak avcılık sadece doğaya değil, dolaylı olarak insan sağlığına da zarar veriyor.
Keklikler Neden Bu Kadar Önemli? Doğal Mücadelede Etkileri Ne?
Kene kaynaklı hastalıkların başında gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) gibi ölümcül vakalar, son yıllarda özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde sıkça görülmeye başlandı. Bu hastalıkların yayılmasında en büyük etken, kontrolsüz biçimde çoğalan kene popülasyonları oldu. Bu noktada devreye giren keklikler, biyolojik mücadelede insan müdahalesi olmadan etkili sonuçlar veriyor.
Özellikle genç kekliklerin, yaşamlarının ilk aylarında yoğun biçimde böcek ve kene larvaları ile beslenmesi, bu mücadelede onları vazgeçilmez kılıyor. Doğaya salınan kekliklerin, kenelerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde popülasyonu dengeleyerek hastalık zincirini kırdığı belirtiliyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, bu sayede hem ekolojik dengeyi hem de insan sağlığını koruma hedefiyle hareket ediyor.
Ayrıca, doğaya bırakılan bu kanatlılar yalnızca kenelere karşı değil, tarım zararlılarının da azalmasında etkili oluyor. Bu yönüyle keklikler, doğal pest kontrol aracı haline gelirken, aynı zamanda tarım alanlarının verimini de dolaylı yoldan artırıyor. Yapılan bu uygulamalarla, doğayla uyumlu ve sürdürülebilir bir halk sağlığı stratejisi izlenmiş oluyor.