KADINLARIN KIRMIZIÇİZGİSİ: 6284 SAYILI KANUN

İstanbul Sözleşmesinden çekilmeye ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı yayımlandıktan sonra kadınların hukuk mücadelesinde geriye tek büyük dayanağı 6284 sayılı Kanun kaldı. Ancak üzülerek söylemek zorundayım ki bu sıralar 6284 sayılı kanun siyasi tartışmalara malzeme haline geldi. Kadınların hak arayışında oldukça önemli olan bu kanunun “siyasi tartışmalara malzeme” haline gelmesini kadınlar olarak doğru bulmuyoruz ve ortak bir sesle […]

KADINLARIN KIRMIZIÇİZGİSİ: 6284 SAYILI KANUN
Beyza Nur Akkaya
Yayınlanma

13:13 - 31 Mart 2023

Güncelleme

13:13 - 31 Mart 2023

Okuma Süresi

4 dakika

İstanbul Sözleşmesinden çekilmeye ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı yayımlandıktan sonra kadınların hukuk mücadelesinde geriye tek büyük dayanağı 6284 sayılı Kanun kaldı. Ancak üzülerek söylemek zorundayım ki bu sıralar 6284 sayılı kanun siyasi tartışmalara malzeme haline geldi. Kadınların hak arayışında oldukça önemli olan bu kanunun “siyasi tartışmalara malzeme” haline gelmesini kadınlar olarak doğru bulmuyoruz ve ortak bir sesle buna itiraz ediyoruz. 6284 sayılı kanun biz kadınların kırmızıçizgisidir. Bu kanunun yürürlükten kalkma ihtimalinin konuşulması dahi binlerce mağdur kadını yıpratmaktan öteye geçememektedir. Bu tartışmalarda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık “6284 Sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetle mücadele için yaptığımız en önemli yasal düzenlemelerden biridir. Kanun kabulünden bu yana, uygulamayı da geliştirmek için titizlikle düzenlemelerimizi sürdürüyoruz” diyerek biz kadınların gür sesi olmuştur. Peki, tüm bu tartışmalara sebep olan ve bazı kesimlerin mesafeli yaklaştığı 6284 sayılı kanun nedir, neyi amaçlamaktadır?

6284 sayılı kanun; Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 20 Mart 2012’de T.C. Resmî Gazete’de yayımlandı. Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Bu kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında birden çok temel ilke mevcut olmakla birlikte en önemli temel ilkelerden birinin “kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz” ilkesi olduğunu düşünüyorum. Zira tartışmaların çıktığı en önemli nokta hiç kuşkusuz ki sahada avukatlık yapan birçok meslektaşımın da karşılaştığı meşhur “koruma tedbiri için kadınların soyut beyanının yeterli olduğu” cümlesidir. Büyük bir yanılgıya sebep olan bu cümle, işin gerçeğini bilmeyen kimselerinde 6284 sayılı kanun konuşulduğunda ortaya koyduğu tezlerden biri. Ama yanlış bir tez. Neden mi?

Çünkü ülkemizde uygulanan hukuk düzeninde bir kimsenin cezalandırılması, aleyhine oluşan olgularla ilgili aleyhine bir karar verilebilmesi için somut deliller aranır. Bu somut deliller olmaksızın yalnızca soyut beyanlara itibar edilmez. Bu durum, kadınların beyanı için de geçerli. Yani bir kadın, beyanını somut delillerle desteklemediği müddetçe lehine bir koruma tedbiri alamıyor, uygulamada birçok kez koruma taleplerimizin reddedilmesinden buna yakından şahidim. Bu anlattığım durumu ülkece yaşadığımız acı bir tecrübe ile örneklendirmek istiyorum. Eskişehir’de Sokak ortasında eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba Arslan’ın ölümden sonra, hayattayken yaşadığı birçok hukuk ihmali de ortaya çıktı. Ayşe Tuba Arslan eşinden gördüğü şiddet sebebiyle 23 kez suç duyurusunda bulundu ancak 10 suç duyurusundan 5’i “delil yetersizliği gerekçesiyle” takipsizlikle sonuçlandı. Eski eş, yasanın gerektirdiği zorlayıcı hapis cezasına 1 gün bile çarptırılmadı. Arslan’ın Eskişehir Aile Mahkemesine yaptığı son başvuruda ise dilekçesinde “Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz” dediği ortaya çıktı. Şimdi, tüm bu anlatılanlar birlikte değerlendirildiğinde bir kesimce ısrarla vurgulanan “kadının soyut beyanı yeterli” oluyor tezinin yanlış olduğunu acı bir şekilde örneklendirmiş olduk.

Kadınlar öldürülmesin diye, çocuklar istismar edilmesin diye, şiddete uğradığı halde kadın korktuğu için evli kalmasın diye, kadınlar susmasın diye, kadınlar yaşasın diye 6284 sayılı kanun var olmalı. Unutmayın, 6284 sayılı kanun tüm kadınların kırmızıçizgisi…

Adalet erdemlerin kraliçesidir. (Latin Atasözü)