Ülkemiz her dönem sıkıntılar yaşamıştır. Geçmişte olduğu gibi içinde bulunduğumuz süreç de çok sıkıntılı. Ülkemizin birliği ve bütünlüğü için geçmişten ders alarak bu sorun ve sıkıntıları tekrar yaşamamak için çalışmalıyız. Ülkemizin temel sorunlarını başlıklar halinde sıralarsak: Eğitimde: Bilgiye hasımlık, çokbilmişlik Psikolojide: Sevgisizlik Ahlakta: Menfaatperestlik Ekonomide: Rantçılık, verimsizlik Dinde: İnançsızlık, Allah'tan gayrı her şeye tapma Siyasette: Popülizm Kültürde: Fanatizm Kurumlarda: Koordinasyonsuzluk Toplumda: Güvensizlik Toplumsal olaylara biz vatandaşlar olarak biraz daha duyarlı olmamız gerekir. Devletin malını kendi malımızdan daha fazla korumamız gerekir. Devletten aldığımız maaşları hak etmemiz gerekir. Yaptığımız projelerin hakkını vermemiz gerekir. Devletin menfaati ve çıkarları kişisel çıkarlarımızın üstünde olması gerekir. Bugün kurumlarımıza baktığımız zaman iş yerine uğramadan maaş alanlar var. Onlara sormak lazım aldığınız parayı ne kadar hak ediyorsunuz? Veya aldığınız para helal midir? Çalıştığımız işin hakkını vermezsek kul hakkına gireriz. Mesai saatlerine riayet etmekle kul hakkından kurtulmuş olmayız. Mesaiye gelir de orada başka işlerle uğraşırsak vazifemizi ihmal etmiş oluruz. Aldığımız ücreti helal ettirmeye çalışmalıyız. İşine önem vermeyen, hırsızdır. Eğer haram yerse, bu ona zehir olur. Haramla beslenen vücut, ateşte yanmaya lâyıktır. Kazandığı parayı helal ettirmeyenin hesabı çok ağır olur. Herkes hesabını patronuna değil, Allah'u Teâlâ'ya verecek. Her işin, her hizmetin asıl sahibi patron değil, her mülkün sahibi Allah'u Teâlâ'dır. Ülkemiz ve ilimiz 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ayyuka çıkan olaylardan ders almalı! Özellikle devlet nezdinde yapılan projeler zamanında denetlenmeli. Projelerden nemalananlar cezalandırılmalı. 15 Temmuz gibi olaylar yaşanmadan, devletin denetim mekanizması çalışmalı. Bir kurum içinde usulsüzlük varsa o kurumun başındaki dahi herkes sorgulanmalı. Bizler de vatandaş olarak birer denetçi, polis, zabıta misali duyarlılıkla her yanlışın, haksızlığın karşısında durmalıyız. Göz yumup görmezden geldiğimiz her yanlış bir gün bizim karşımıza çıktığında çaresiz kalabiliriz. İşini yapmayanı uyarmalı, devletin maaşına çöküp vatandaşa gereken hizmeti vermeyeni şikayet etmeli, doğru yerini bulana kadar peşini bırakmamalıyız. Bizlerin yanlış ve haksızlıklar karşısındaki kararlı duruşumuz onların gardını kıracak, sayıları azalacaktır. Fakat herkesin her şeyi görmezden geldiği bir toplumda memleketten nemalananlar istediği gibi gemisini yürütür. Sadece kurumlarda değil, kaldırımı işgal eden esnafın da yolculara saygısızlık yapan şoförün de apartman yöneticisine kadar, yanlış neredeyse biz cesurca onun karşısında durmalıyız. Haksızlıklara karşı gösterdiğimiz direnç nispetinde toplum düzelmeye başlar. Herkes, düzen böyle biz de ayak uyduralım derse bunun vebali hepimizedir. Bazen uyuyan herkesi uyandırmak için tek bir uyanık yeter, biz o tek kişi olacağız. Tek başımıza kalacağımızı bilsek de dik duruşun, haksızlıklara göz yummamanın vatan, millet sevgisinden geldiğini bileceğiz. Bu ülke bizim, ayakta tutacak olan da bizleriz. Kendimizi sorumluluk sahibi hissetmek, yanlışlarını doğru diye önümüze koyanların karşısına ahlaklı, onurlu, bir duruş ile duvar olmak borcumuzdur.