BAKMAK VE GÖRMEK…

Bir toplumu sosyal ve ekonomik felakete sürükleyen sebeplerin en başında; seçilmiş insanların ve idarecilerin, temsil ettiği ve yönettiği toplumdan kendini soyutlayarak, geldiği makam ve elde ettiği “GEÇİCİ GÜÇ” ile kendine çıkar sağlayarak, temsile yetkili olduğu insanların geleceğini düşünmeden hareket etmesi gelir. FAKAT: Temsile yetkili insanların ve idarecilerin, bu sorun ve sorumsuzluğunu güçlü kılan başka bir […]

BAKMAK VE GÖRMEK…
Emrullah Özbey
Yayınlanma

12:44 - 24 Nisan 2021

Güncelleme

12:44 - 24 Nisan 2021

Okuma Süresi

3 dakika

Bir toplumu sosyal ve ekonomik felakete sürükleyen sebeplerin en başında; seçilmiş insanların ve idarecilerin, temsil ettiği ve yönettiği toplumdan kendini soyutlayarak, geldiği makam ve elde ettiği “GEÇİCİ GÜÇ” ile kendine çıkar sağlayarak, temsile yetkili olduğu insanların geleceğini düşünmeden hareket etmesi gelir.

FAKAT:

Temsile yetkili insanların ve idarecilerin, bu sorun ve sorumsuzluğunu güçlü kılan başka bir etken var. Toplumsal gücünüze, sosyal ve ekonomik politikalarınıza vekâlet verdiğiniz kişilerin bu davranışlarına göz yumar, kendi adınıza fayda sağlamak adına taviz verirseniz, bazı olumsuzlukların ve sorumsuzlukların önünü açmış olursunuz.

ŞÖYLE Kİ!

Toplumların, dolayısıyla kişilerin, lokalde ve genelde, hayatlarını idame için ve gelecekleri ile ilgili kaygılarını ortadan kaldırmak için, bireysel olarak çalışmak, genel anlamda ise “FAYDA” sağlamak, yatırım yapmak zorunluluğu vardır. Bu “FAYDA” sözcüğünün altını; eğitim, sosyal yaşam, iş hayatı ve kazanç ile doldurup, bu zinciri günün ve dünya şartlarının değişimi ve gelişimi ile paralel ve rekabet koşullarını da göz önüne alarak, günlerce konuşup yazarsak, bitmeyecek bir şekilde doldurabiliriz.

DOLAYISIYLA;

Bulunduğu konumdan ve şartlardan, sürekli ve her nesil devam edecek şekilde şikayet eden, çözümsüzlüğün merkezinde olduğunu (81. il olmayı kabullenmiş) düşünen insanlar, şahsi menfaat adına; fayda gördüğünü düşündüğü insanların (temsile yetkili veya yönetici) etrafında, bir koruma kalkanı oluşturur.

Bu kalkan öyle MENEM bir şeydir ki… Topluma sırtınızı döndüğünüzde, içerde büyüyen derin çukurun ve bataklığın (bunu geniş düşünün, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma liyakat sahibi olmayan kişilerin işin başına getirilmesi v.s.) farkında olmazsınız. Çünkü artık o dönen çarkın birer ferdi ve koruyucusu olmaktan çıkamazsınız.

Vekâlet verdiğiniz insan; artık asli görevinin gereklerini unutup, koruduğunuz ve kolladığınız çarkın dönmesi için, bulunduğu mevkii ve makamı bu yönde ve çarkın daha hızlı dönmesi için kullanmaya başlar. Çünkü zaman kısıtlıdır.

Bu durum geçici bir memnuniyetsizlik getirir. Ta ki; yeni bir temsilci atayana kadar…

BU SEBEPTENDİR Kİ!

Asli görevinizi ve gücünüzü toplum adına kullanmak yerine, şahsi çıkar ve menfaat adına (ki, Bu durum da geçicidir) kullanırsanız, bu çarkın dönmesinin önüne geçemezsiniz.

Bu durumun önüne geçmenin tek yolu, üretim toplumu olmak, sürekli eğitim ve gelişim den geçer.

Kişisel faydaları, dönemsel olarak sağlamak (mevsimlik iş, geçici istihdam gibi) vekalet eden için en kolay olandır. Toplum güçlü olursa; temsile yetkili kişi, sorumluluğunun bilincinde olup, fayda sağlamak yerine üretken toplumun,  bilinçli toplumun, ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda çözümler üreterek, hizmet eder.

GÜCÜMÜZÜN FARKINDA OLARAK, gelecek adına, güçlü ve üretken bir MUŞ adına, lütfen düşünelim üretelim ve hizmete zorlayalım.