HABER49- Muş'ta antik eserlerle dekore edilen ve doğayla iç içe konumlanan kafe, şehrin kültürel dokusuna yeni bir soluk kazandırdı. İstanbul'dan memleketi Muş’a dönen antikacı Orhan Uygun’un hayata geçirdiği mekân, hem sanat hem de antika tutkunlarını ağırlıyor.
Muş'un doğal manzarası ve yeşilliği içerisinde kurulan kafe, adını milattan önce 3000’li yıllarda yaşamış Hurri Uygarlığı’ndan alıyor.
Haber49'a konuşan Orhan Uygun, mekânın isminin tarihsel kökenine değinerek, “Huri’de milattan önce 3000’lerde yaşamış bir uygarlığın ismi. O uygarlığın isminden esinlenerek burayı Huri Antik Çay Bahçesi yaptım” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 20 yıl boyunca İstanbul’da antikacılık yaptığını belirten Uygun, dört ay önce bu birikimini Muş’a taşıma kararı aldığını söyledi. İstanbul’daki dükkânını kapatarak doğduğu topraklarda kültürel bir alan oluşturmayı hedefleyen Uygun, Muş’taki çay kültürüne sanatı da entegre etmeyi amaçladığını şu sözlerle dile getirdi:
“Muş’ta bir çay kültürü var ama sanat kültürü yok. Bu nedenle bu eksikliği tamamlamak için bu projeye başladım. Büyük bir riskti ama yılların birikimiyle geldim” dedi.
“AMACIM SANAT İLE TARİHİ BİR ARAYA GETİRMEK”
Uygun, sanat ve antikayı bir araya getirdiği mekânın özellikle gençler için önemli bir alternatif sunduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
“Gençler akşama kadar sandalyelerde, kaldırımlarda oturuyorlar ve hiçbir sanat faaliyeti yürütemiyorlar. Ama buraya gelirlerse çok sayıda sanat faaliyeti var. Resim, kaligrafi, takı tasarımı gibi faaliyetleri burada yürütme imkânı bulabilirler” diye konuştu.
Mekânda binlerce çeşit antika bulunduğunu belirten Uygun, sanatçılar ve sanatseverlerin burada bir araya gelerek ortak üretim yapabileceklerini kaydetti:
“Sanat alanında bilgi almak isteyenler benim yanıma gelebilirler. Antika almak isteyen de burada alım satım yapabilir. Benim asıl amacım sanatçıları bir araya getirmek. Çünkü Muş’ta sanatçılar için buluşma alanı yok."
Kendisinin de bugüne kadar 18-20 arasında farklı sanat kursunu tamamladığını söyleyen Uygun, bu bilgi ve deneyimi Muş’taki gençlerle paylaşmak istediğini belirterek, “Sanatı ve tarihi birleştirip modern bir şey ortaya çıkardım” ifadelerini kullandı.
“BURAYA GELENLER BOŞ GİTMEYECEK”
İstanbul’da bu tür bir konseptin nadir bulunduğuna dikkat çeken Uygun, geniş alanı, doğayla bütünleşen yapısı ve sanatsal yönüyle çay bahçesinin Türkiye’de benzerinin zor bulunabileceğini söyledi.
Uygun, “Doğu ve Güneydoğu’da belki bir ya da iki tane vardır, belki de yoktur. Çünkü böyle bir yerin İstanbul’da doğasıyla, geniş alanıyla olabileceğini de düşünmüyorum. Olsa da, bende olan çeşitleri bir araya getirip bu tarz bir organizasyonu yapmak oldukça zor” dedi.
Yalnızca antikaların sergilendiği değil, aynı zamanda aktif sanatsal üretimin de yapıldığı bir ortam oluşturduğuna dikkat çeken Uygun, “Buraya gelenlerin boş gitmeyeceklerine ve buradan kolay kolay çıkamayacaklarına inanıyorum. Çünkü yaptığım şey çok farklı. Kendi el emeğim, kendi mantığım, kendi anlayışımla, tarihi ve sanatı işin içine katarak modern bir şey yarattım” diye konuştu.