HABER49- Muş kent meydanında bir araya gelen ekoloji örgütleri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Ağrı-Diyadin Mollakara’da faaliyete başlayan altın madeni işletmesine karşı tepkilerini dile getirdi. Sarım Havzası ve Murat Nehri’nin korunması için pankartlar açan protestocular, “Sarım Havzası ve Murat Nehri Ranta Kurban Edilmesin” sloganlarıyla seslerini yükseltti.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.31


Basın açıklamasında, nihai ÇED raporları ve bilim insanlarının incelemelerine atıf yapılarak projenin; içme suyu, tarım alanları, hayvancılık ve ekosistem üzerinde geri döndürülemez etkiler yaratacağı vurgulandı.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.34

“MURAT NEHRİ, MUŞ’UN YAŞAM KAYNAĞIDIR”

Açıklamayı okuyan Muş Meşe Derneği üyesi Merve Çelik, Murat Nehri’nin hem Muş’un içme suyu hem de 780 bin dekarlık tarım alanının sulanmasında hayati rol oynadığını hatırlattı. Çelik, şu sözlerle yetkililere seslendi:

“Mollakara projesiyle kullanılacak siyanür ve diğer zararlı kimyasalların suya, toprağa ve havaya karışma riski çok yüksektir. Murat Nehri ve Sarım Havzası’nın kirlenmesi demek, Muş halkının yaşam kaynağının zehirlenmesi demektir.”

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.34 (1)

Muş’ta 'Açık Kapı'dan kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık çalışması
Muş’ta 'Açık Kapı'dan kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık çalışması
İçeriği Görüntüle

RAPORLARDA ÖNE ÇIKAN İDDİALAR

Katılımcılar, ÇED raporlarındaki ve jeolojik incelemelerdeki bazı kritik bulguları da paylaştı:
-Liç havuzları ve ayrıştırma tesisleri Murat Nehri’ne yalnızca 55–70 metre mesafede.
-Altın üretimi için raporda 9.820 ton siyanür ve toplamda 121 bin ton kimyasal kullanımı öngörülüyor.
-Proje sürecinde 44 milyon metreküp temiz suyun kirleneceği veya tükeneceği belirtiliyor.
-Sahadan çıkarılacak 23,2 milyon ton malzemenin yaklaşık yarısının atık olacağı kaydediliyor.
Rezervlerde 222.702 ons altın ve 13.305 ons gümüş bulunduğu, ekonomik kazancın büyük kısmının yabancı şirketlere aktarılacağı iddia ediliyor.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.35

BİLİM İNSANLARININ UYARISI

Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey ile Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün raporlarına da değinilen açıklamada, dik yamaçlara kurulan tesislerin erozyon ve sızıntı riskine dikkat çekildi. Uşak’taki altın madeni örnek gösterilerek, benzer projelerin yerel su kaynaklarını kuruttuğu ve kuraklığa yol açtığı ifade edildi.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.35 (2)

EKOLOJİK VE TOPLUMSAL KAYGILAR

Mollakara sahasının aktif fay hatlarıyla çevrili ve Tendürek Dağı gibi sönmemiş bir volkanın yakınında olduğuna dikkat çekilerek, deprem riskinin göz ardı edilemeyeceği belirtildi. Ayrıca, madenin bitkisel ve hayvansal üretimde zehirlenme riski yaratacağı, endemik ve tıbbi-aromatik bitki türlerini yok edeceği, maden tozlarının bitkileri kurutacağı, arıcılığı bitireceği, tarımsal üretim ve hayvancılığa büyük zarar vereceği ifade edildi.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.40

STK’LARDAN ÇAĞRI

Basın açıklamasında, siyasi partilerden, kamu görevlilerinden, din adamlarından, hukukçulardan, bilim insanlarından ve gazetecilerden sorumluluk almaları istendi. Katılımcılar, projenin derhal durdurulmasını ve bağımsız bilimsel değerlendirmelerin yapılmasını talep etti.

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.32

“BEN KİMSENİN ALTIN MİKTARIYLA İLGİLENMİYORUM”

Ben kimsenin altın miktarıyla ilgilenmiyorum diyen emekli Jeoloji Yüksek Mühendisi ve Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Enver Yaser Küçükgül, şöyle konuştu:
“Ben yaklaşık 40 yıldır bu konuyla ilgili çalışan çevre bilimi ve teknolojisi uzmanıyım. İzmir’den kalktım, buraya geldim. Ama gelmeden önce Ağrı-Diyadin Mollakara’da faaliyete başlayan altın madeni işletmesine gidip gördüm ve o madenin işletilmesi için verilen tüm raporları inceledim. Kısaca baştan sona hepsi palavra. Şimdi sizler Muş’ta su içiyorsunuz, sebze meyve yiyorsunuz, hayvan besliyorsunuz, etini yiyorsunuz ve bu ürünlerin ana kaynağı da Murat Nehri. Ama Murat Nehri Ağrı Diyadin’de bu madenin etkisi altında. Bu yörenin yeraltı suları ve yüzeysel suları büyük oranda riskli sular. Bu kadar kimyasalın etkisi altında bu suların kirlenmemesi mümkün değil. Mühendislik teknolojisi açısından o madende alınan önlemlerin tümü geçersizdir. Bakın, dünyanın en ileri teknolojisini kullanan Japonya’da depreme dayanıklı diye yapılan nükleer reaktör bir depremde yerle bir oldu. Ve milyonlarca insanın yaşamını bozdu. Siz burada size verilen bir görevi yapıyorsunuz. Çünkü bu ülkede mevcut anayasanın başta 56. maddesi olmak üzere onlarca maddesinde size sağlıklı yaşamanız için çevreyi izleyip, koruyup, geliştirme görevi verilmiştir. Siz bu verilen görevi yerine getirmek için buradasınız. Ben kimsenin altın miktarıyla ilgilenmiyorum. Beni ilgilendiren suyumun, toprağımın, havamın kalitesi. Türkiye bir zamanlar dünyayı doyuran bir tarım ülkesiydi. Şu anda Türkiye’de organik tarımda bir numaralı il Ağrı, ikinci il Kars, sonra Van geliyor. Bu topraklar her gün daha da kirliliği artan sularla sulanacak. Tarih boyu medeniyetler kontrolsüz sulamayla, toprakların tuzlanmasıyla yaşamlarını kaybetmiştir. Bu su bir de kalitesizse bu süre daha da kısalacaktır.”

Whatsapp Image 2025 09 28 At 15.36.35 (1)

Açıklamanın sonunda, Mollakara projesine karşı yürütülen imza kampanyalarına destek veren yüzlerce sivil toplum kuruluşuna teşekkür edildi ve mücadelelerinin süreceği vurgulandı.

Muhabir: HARUN SEÇKİN