Liselere Geçiş Sınavı (LGS) için geri sayım sürerken, İstanbul’un göbeğinde bir kahvehanede oturan birkaç ebeveyn, ellerindeki telefonlarda özel okul ücretlerini inceliyor. Biri, “Bu paraya sıfır araba alınır!” diyor, diğeri sessizce başını sallıyor. 2025-2026 eğitim yılı için açıklanan özel okul fiyatları, sadece bir eğitim meselesi olmaktan çıkıp adeta bir statü savaşına dönüştü. Robert Kolej’in hazırlık sınıfı ücreti 1.7 milyon TL’yi aşarken, bu rakamlar velilerin hem cüzdanını hem de sabrını zorluyor.
Tavan Zam Oranları Delindi: Veliler Ne Yapacak?
Özel okullar, MEB’in %54.8’lik tavan zam oranını hiçe sayarak %100’e varan artışlar yaptı. Veliler, fahiş fiyatlara karşı şikâyet hakkını kullanmaya hazırlanıyor.
Kâğıthane’de bir okulun önünde, velilerden Ayşe Hanım’la konuşuyoruz. İki çocuk annesi, elindeki okul broşürünü sıkıca tutuyor. “Geçen yıl 800 bin TL’ydi, bu yıl 1.5 milyon diyorlar. Bu nasıl bir artış?” diye soruyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2025 için özel okullara %54.8 zam sınırı koymuştu. Ancak, İstanbul’un köklü liselerinden bazıları bu sınırı adeta yok saydı. İstanbul Alman Lisesi 1.5 milyon TL, Saint-Joseph Fransız Lisesi 1.65 milyon TL, Üsküdar Amerikan Lisesi ise 1.39 milyon TL’ye ulaştı. İzmir ve Tarsus’taki Amerikan kolejleri de sırasıyla 1.16 milyon TL ve 1.08 milyon TL ile bu yarışta geri kalmadı.
Bu zamlar, sadece enflasyonla açıklanamaz. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel, ara sınıflarda tavan zammın geçerli olduğunu, ancak hazırlık veya 1. sınıf gibi başlangıç kademelerinde okulların fiyatları serbestçe belirleyebildiğini söylüyor. Taşel’in tavsiyesi net: “Veliler, fahiş artışları MEB’e şikâyet etsin.” Ancak, bu süreç ne kadar etkili olacak, orası muamma. Veliler, hem çocuklarının geleceği için en iyi eğitimi arıyor hem de bu fiyatlar karşısında çaresiz hissediyor.
Saha gözlemlerine göre, velilerin bir kısmı bu fiyatları ödemek için evlerini satmayı veya kredi çekmeyi göze alıyor. Diğerleri ise devlet okullarına yöneliyor, ama bu kez de “kalite” kaygısı devreye giriyor. Bir veli, “Parayı bulsak bile, bu paralar karşılığında ne alıyoruz? Daha mı iyi öğretmen, daha mı iyi müfredat?” diye soruyor. Bu soru, sadece o velinin değil, binlercesinin aklını kurcalıyor.
Anaokulları Liselerle Yarışıyor: Eğitimde Fırsat Eşitliği Nerede?
Bazı özel anaokulları, lise ücretleriyle kafa kafaya. Fahiş fiyatlar, eğitimde fırsat eşitliğini tehdit ediyor.
Eğitimdeki bu fiyat çılgınlığı sadece liselerle sınırlı değil. Beşiktaş’taki bir anaokulunun önündeyiz. Camında “2025 kayıtları başladı” yazıyor, ama fiyatlar velileri içeri adım atmaktan alıkoyuyor. Bazı anaokulları, yıllık 1 milyon TL’ye yaklaşan ücretleriyle liselerle adeta yarışıyor. Bir anne, “Çocuğum daha 4 yaşında, bu parayı nasıl ödeyelim?” diyerek içini döküyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Türkiye’de özel okulların fiyat politikaları, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal bir yara. Zengin ile orta sınıf arasındaki makas giderek açılırken, kaliteli eğitime erişim bir lüks haline geliyor. Saha notlarına göre, bazı veliler çocuklarını özel okullardan alarak daha uygun fiyatlı kolejlere yöneliyor. Ancak, bu okulların sunduğu eğitim kalitesi de sıkça sorgulanıyor. Bir baba, “Parayı veriyoruz, ama çocuğumun aldığı eğitim bu parayı hak ediyor mu?” diyor. Bu soru, eğitim sisteminin temel bir açmazını ortaya koyuyor.
Yurt Dışı Okullarıyla Rekabet: Türkiye’de Eğitim Ne Kadar Prestijli?
Türkiye’deki özel liseler, İngiltere ve Avrupa’daki prestijli okullarla fiyat yarışında. Peki, sunulan eğitim bu fiyatları hak ediyor mu?
Bir başka çarpıcı gerçek: Türkiye’deki bazı özel okulların ücretleri, Avrupa’daki prestijli okullarla boy ölçüşüyor. Örneğin, İngiltere’deki King’s School Wimbledon’un yıllık ücreti yaklaşık 1.81 milyon TL. Robert Kolej’in 1.72 milyon TL’lik ücreti, kur farkına rağmen bu seviyeye çok yakın. Peki, Türkiye’deki okullar bu fiyatlarla ne sunuyor? Daha iyi tesisler mi, daha nitelikli öğretmenler mi, yoksa sadece bir “marka” mı?
TÖDER Başkanı Taşel, yüksek fiyatlı okulların Türkiye’de sadece %1’lik bir kesimi oluşturduğunu söylüyor. Çoğu özel okulun yıllık ücreti 150 bin TL ile 350 bin TL arasında değişiyor. Ancak, bu “makul” fiyatlı okulların da kalite standartları tartışma konusu. Taşel’in bir uyarısı daha var: “Geçen yıl 50 bin öğrenci özel okullardan ayrıldı, bin okul kapandı. Okullar fiyat belirlerken bu gerçeği unutmamalı.” Bu sözler, özel okulların sürdürülebilirlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Velilerle yaptığımız sohbetlerde, bir başka detay dikkat çekiyor: Yurt dışına eğitime gönderme fikri giderek popülerleşiyor. Özellikle Avrupa’daki bazı okulların burs imkanları, Türkiye’deki fahiş fiyatlara karşı bir alternatif olarak görülüyor. Ancak, bu seçenek de herkes için erişilebilir değil. Bir veli, “Yurt dışı hayal, ama buradaki fiyatlar da hayal oldu” diyerek durumu özetliyor.