HABER49- Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde, halk arasında "Cehennem Kanyonu" olarak bilinen bölgede kışı geçiren göçerler, havaların ısınmasıyla birlikte geleneksel yayla yolculuğuna hazırlanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da baharın gelişiyle birlikte başlayan hareketlilik, göçerlerin yüzyıllardır süregelen yaşam biçimlerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kış boyunca kurdukları çadırlarda doğa koşullarına direnen göçer aileler, şimdi eşyalarını toplayarak yüzlerce kilometrelik bir göç yolculuğuna çıkıyor.
Göçerler, yüzyıllık geleneklerini sürdürebilmek için çadırlarını sökerek, eşyalarını at ve katırlara yüklüyor. Önlerinde zorlu bir doğa mücadelesi var. Yol boyunca karla kaplı dağlar, sağanak yağmurlar ve sarp vadiler aşılacak. Nihai hedefleri ise Beytüşşebap Faraşin ve Hakkâri Berçelan yaylaları. Bu yaylalar, yılın büyük bölümünde göçerler için hem yaşam alanı hem de geçim kaynağı anlamına geliyor. Göçerler, bu yolculuğu yaklaşık bir ayda tamamlayarak altı ay boyunca bu yüksek rakımlı bölgelerde yaşamlarını sürdürecek.
GÖÇER KADINLARIN DİRENİŞİ: BİR HAYAT MÜCADELESİ
Göçerlik geleneğinin belki de en önemli taşıyıcıları kadınlar. Ayla Yıldız da bu kadınlardan biri. Doğduğu günden bu yana göçerlikle iç içe bir yaşam süren Yıldız, her yıl olduğu gibi bu yıl da göç hazırlıklarında aktif rol alıyor. Atlar ve katırlar için heybe diktiklerini anlatan Yıldız, bu yılki göç rotalarının Hakkâri’nin Berçelan Yaylası olduğunu belirtti. "Yolculuğumuz bir ay sürüyor. Çok zahmetli geçiyor ama biz bu hayatı seçtik" diyor.
Göç sırasında sadece yol almak değil, hayvanların sağlığı da öncelikli bir mesele. Özellikle süt verimi yüksek koyunların sağlığı için belli aralıklarla sağım yapılıyor. Bu, hem süt tutan hayvanların hastalanmasını önlemek hem de göç boyunca temel ihtiyaçları karşılamak adına kritik bir uygulama. Zorlu doğa koşulları altında, göçer kadınlar sadece ev işlerini değil, aynı zamanda hayvan bakımını da üstleniyor.