HABER49-1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Nene Hatun, Name Kadın, Topal Gülizar ve Yaşar Emmi gibi halk kahramanlarıyla omuz omuza mücadele eden Hüseyin Ağa, Erzurum savunmasının efsaneleşen isimlerinden biri olarak anılıyor. Ancak onun, yıllar önce dikilen mezar taşı şimdi dikenler ve toprağın arasında kaybolmuş durumda.
Yöre halkı, mezarın bugünkü içler acısı haline isyan ederken, Hüseyin Ağa’nın cesareti ve direniş ruhunun gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini vurguluyor. “Dağ gibi yiğit” olarak tanımlanan Hüseyin Ağa, sadece silahlı direnişiyle değil, halkı örgütleyip cesaret aşılamasıyla da hafızalarda yer etmişti. Ancak onun bu büyük mirası, bugün sessizliğe ve ilgisizliğe terk edilmiş durumda.
TAŞKAYNAK KÖYÜ’NDE TARİHİ BİR MEZARLIK SESSİZLİĞİ
Taşkaynak köyünün üst kısımlarında, yabani otların arasında kalan Keyvanklı Hüseyin Ağa’nın kabri, neredeyse tamamen doğanın içine gömülmüş. Mezar taşının üzerindeki yazılar silinmiş, çevresinde ne bir işaret tabelası ne de bilgilendirici bir levha bulunuyor. Erzurum’un kahramanlık destanlarından birinin tanığı olan bu mezar, yıllardır bakımsız bırakılmış halde.
Yöre halkı ve yaşlılar, her geçen yıl bu tarihi mezarı bilen insanların sayısının azaldığına dikkat çekiyor. Onların ifadesine göre, Hüseyin Ağa’nın hikâyesi yalnızca Erzurum için değil, tüm Anadolu için önemli bir hafıza değeri taşıyor. Tıpkı Nene Hatun’un tüfeği, Name Kadın’ın taşıdığı azık ve Yaşar Emmi’nin fedakârlığı gibi… Her biri aynı mücadelede birleşen bu halk kahramanlarının hatırası yaşatılmalı. Hüseyin Ağa’nın mezarı ise yalnızca bir taş değil, Anadolu’nun geçmişine ve geleceğine tutulmuş bir ayna.
SESSİZ MEZARIN İZİNİ SÜRENLERİN ÇABASI
Tarihin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş bu hikâyeyi gün yüzüne çıkaranlar ise Erzurum’da yerel tarih araştırmaları yapan Taner Özdemir, T.T. Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Serdar Koçak ve beden eğitimi öğretmeni Yücel Yasa oldu. Üçlü, köyde yaptıkları saha çalışmalarıyla Hüseyin Ağa’nın mezarını tespit ederek, fotoğraflarını ve geçmişten kalan izleri kayıt altına aldı.
Araştırmacı-yazar Taner Özdemir, 93 Harbi’nin yalnızca cephedeki mücadeleyle değil, sivil halkın kahramanlığıyla da yazıldığını vurgulayarak, “Bugün bu mezarın sessizliği, toplumsal hafızamızın da eksildiğini gösteriyor. Nene Hatun ne kadar değerliyse, Hüseyin Ağa da o kadar önemlidir” ifadelerini kullandı. Öğrenci Serdar Koçak ise, “Tarih kitaplarında adı geçmeyen ama halk belleğinde yaşayan kahramanları tanımak, genç nesiller için büyük bir sorumluluk” dedi. Yücel Yasa ise öğrencilere tarih bilinci kazandırmanın önemine dikkat çekerek, “Sahaya inmek, tarihi yerinde solumak, gençlerin bakışını değiştirdi. Bu keşif bizim için yalnızca fiziksel değil, vicdani bir görevdi” diye konuştu.
AİLEDEN YÜREK BURKAN MESAJ: ‘MEZARI SAHİPSİZ KALDIKÇA, TARİH DE SESSİZLEŞİYOR’
Keyvanklı Hüseyin Ağa’nın torunu Fikrettin Albayrak, atalarının mezarının sahipsiz kalmasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “Dedemizi yaşatmak için yıllardır çabalıyoruz. O, Erzurum’un bağrından çıkan gerçek bir halk önderiydi. Mezarı sahipsiz kaldıkça, tarih de sessizleşiyor. Bizim mücadelemiz, yalnızca bir mezar taşı değil; bu toprakların hafızasını diri tutmak için” şeklinde konuştu.