HABER49-Cumhuriyet’in 102. yılı büyük bir coşku ve gururla kutlanıyor. Anadolu’nun düşman işgalinden kurtuluşunun ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle taçlandı. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi, devlet yönetiminde köklü bir değişimin sembolü oldu.
Bağımsızlık Mücadelesi: Samsun’dan Doğan Umut Işığı
19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak yaktığı bağımsızlık meşalesi, Türk milletinin azim ve kararlılığıyla tüm yurda yayıldı. Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan tarihi kararlar, milli iradenin temellerini oluşturdu. Atatürk, Erzurum Kongresi sırasında Mazhar Müfit Bey’e “Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacaktır.” sözünü söyledi; ancak bu düşüncesini o dönemde toplumun hazır olmaması nedeniyle gizli tuttu.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla birlikte, milletin kaderi artık kendi eline geçti. Meclisin açılışıyla halkın temsilcilerinden oluşan bir yönetim anlayışı benimsenirken, bağımsızlığın temelleri de sağlamlaştırıldı. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sonrasında, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile yeni Türk devletinin varlığı uluslararası alanda tescillendi.
Cumhuriyet’e Giden Son Adımlar: Ankara Yeni Devletin Kalbi Oldu
Cumhuriyet’e giden süreçte, 13 Ekim 1923’te Ankara’nın başkent ilan edilmesi yeni rejimin merkezi olacağının işaretiydi. Ancak rejimin adı ve devletin yönetim biçimi henüz resmen belirlenmemişti. 27 Ekim 1923’te İcra Vekilleri Heyeti’nin istifasıyla hükümet krizi yaşandı. Bu gelişme, yeni bir yönetim şeklinin artık kaçınılmaz olduğunu gösterdi.
Atatürk, 28 Ekim akşamı Çankaya Köşkü’nde yakın arkadaşlarıyla yaptığı yemekte tarihi sözünü söyledi: “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren tasarıyı hazırladı. “Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir.” hükmü, Türk milletinin kaderini belirleyen en önemli ifade olarak tarihe geçti.
Cumhuriyet’in İlanı: Milletin Egemenliği Resmileşti
29 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan oylamada, Cumhuriyet’in ilanı 158 milletvekilinin oybirliğiyle kabul edildi. “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri salonu doldururken, Türk halkı bağımsızlığının en güçlü ifadesine kavuştu. Aynı oturumda yapılan seçimle Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk, kürsüye çıkarak yaptığı konuşmada şu sözlerle milletine seslendi:
“Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”
Yeni sistemle birlikte cumhurbaşkanı, başbakanı atayacak; başbakan da bakanlarını belirleyerek cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Böylece Meclis Hükümeti Sistemi yerine parlamenter rejime geçilerek devlet yönetiminde modern bir yapı tesis edildi.
Cumhuriyet Bayramı: Bir Milletin Yeniden Doğuşunun Simgesi
Cumhuriyet’in ilanı tüm yurtta büyük bir coşkuyla karşılandı. 29 Ekim 1923 gecesi başlayan kutlamalar, ertesi gün meydanlara taşındı. 1924 yılında çıkarılan kararnameyle 29 Ekim’in her yıl top atışları ve törenlerle kutlanmasına karar verildi. 1925’te ise TBMM kararıyla 29 Ekim, “Milli Bayram” olarak kabul edildi.
Cumhuriyet Bayramı, yalnızca bir yönetim biçiminin ilanı değil; aynı zamanda Türk milletinin çağdaşlaşma, demokrasi ve özgürlük yolunda attığı en büyük adımın sembolüdür. Atatürk’ün önderliğinde temelleri atılan bu rejim, “milletin kendi kaderini tayin ettiği” bir dönemin başlangıcı olarak tarihe geçti. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılı kutlanırken, bu mirasın önemi ve değeri her zamankinden daha güçlü şekilde hissediliyor.





