HABER49- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Tele 1’e verdiği 5 günlük ekran karartma cezası konusunda mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının iptal edilmesine ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, “Üst mahkeme iptal etmez ise TELE1 ekranı 31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan geceden itibaren 5 gün kararacaktır. Can çekişen hukukun üstünlüğü ve demokrasinin yaşatılması adına, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik bu tür keyfi sınırlamalara karşı çıkıyoruz” denildi.
TGC açıklamasında RTÜK’ün keyfi ve geniş yorumlara dayalı yaptırımlarının, basını susturma ve eleştirel yayınları engelleme aracı haline geldiği vurgulandı. Özellikle TELE1, Halk TV, Now TV ve Sözcü TV’ye uygulanan sistematik para cezaları ve yayın durdurma kararlarının demokratik toplum düzeninde kabul edilemez bir sansür niteliği taşıdığı belirtildi.
RTÜK’ün Tele 1’e yönelik 5 gün ekran karartma cezası için mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararının iptal edildiği hatırlatılan TGC açıklamasnda; yürütmeyi durdurmayı kaldıran karar, üst mahkeme tarafından iptal edilmezse, Tele1 ekranının 31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan geceden itibaren 5 gün boyunca kapalı kalacağı ifade edildi. Mahkemenin, “telafisi güç zarar” ve “açık hukuka aykırılık” koşullarının birlikte gerçekleşmediği yönündeki gerekçeli kararının basın özgürlüğüne müdahale niteliğinde olduğu vurgulandı.
TELE1’İN EKONOMİK VARLIĞI ZAYIFLATILACAK
TGC açıklamasında, yayın durdurma yaptırımının basın kuruluşunun izleyiciyle buluşamamasına ve Tele1’in ekonomik varlığının zayıflatılmasına yol açacağı belirtildi. Bu durumun, halkın haber alma hakkını doğrudan ihlal edeceği ifade edildi.
İktidarın haber alma hakkını engelleme çabalarının önündeki tek koruyucunun yargı olması gerektiği, ancak yargı makamlarının dar yorumlarının basın ve düşünce özgürlüğü lehine yapılması gereken anayasal yorumdan uzaklaştığı ifade edildi.
6112 SAYILI KANUN ELEŞTİRİLDİ
TGC açıklamasında, RTÜK’ün uygulamalarının 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’daki düzenlemelerin geniş, muğlak ve yoruma açık olmasından kaynaklandığı belirtildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bu tür belirsizliklerin idarenin keyfi uygulamalarına zemin hazırladığını, öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığını defalarca ifade ettiği hatırlatıldı.
TGC, açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Ülkemizde demokrasi var ise, can çekişen hukukun üstünlüğü ve demokrasinin yaşatılması adına, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik bu tür keyfi sınırlamalara karşı çıkıyor; basının susturulamayacağını ve toplumun doğru bilgiye ulaşma hakkından asla vazgeçilemeyeceğini kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”