TGC’den Önceki Başkan Orhan Erinç’e ziyaret

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç’i ziyaret etti. 59 yıllık arkadaş olan ve Türk basınının yaşadığı zorluklara mesleklerini yaparken tanıklık eden TGC Başkanı Turgay Olcayto ve önceki TGC Başkanı Orhan Erinç, mesleğin bugününü ve geleceğini değerlendirdi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Orhan Erinç, gazeteciliğin zor […]

TGC’den Önceki Başkan Orhan Erinç’e ziyaret
Haber49 Editör
Yayınlanma

14:29 - 14 Ağustos 2020

Güncelleme

14:29 - 14 Ağustos 2020

Okuma Süresi

5 dakika

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç’i ziyaret etti. 59 yıllık arkadaş olan ve Türk basınının yaşadığı zorluklara mesleklerini yaparken tanıklık eden TGC Başkanı Turgay Olcayto ve önceki TGC Başkanı Orhan Erinç, mesleğin bugününü ve geleceğini değerlendirdi.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Orhan Erinç, gazeteciliğin zor zamanlardan geçtiğine dikkat çekti. 60 yıldır gazetecilik yapan Erinç, gazetecilik mesleğini huzurla yapabildikleri bir dönem olarak 1961 Anayasası sonrasındaki birkaç yılı hatırlattı.

Gazetecilik mesleğinin her gün biraz daha yapılamaz, başınıza ne geleceğini bilemediğiniz bir ortamda yapıldığına vurgu yapan Orhan Erinç, “Meslektaşlarımızın işleri de çok güç. İlkelerinden ödün vermemeye çalışan meslektaşlarımızın yüzü suyu hürmetine biz de ‘gazeteciyiz’ demeye devam ediyoruz” diye konuştu.

ERİNÇ: OKUMUŞ YAZMIŞ İNSANLARA YENİ MEDYA YÖNETİMLERİNİN İHTİYACI YOK

İletişim fakültelerinin pek çok fakültede olduğu gibi Türkiye’nin ihtiyacının dört beş katı fazla mezun verdiğini belirten Orhan Erinç, “TGC Başkanıyken iletişim fakülteleri dekanları toplantılarına katılıyordum. Onların da en büyük derdi öğrencilere nasıl iş bulunacağı konusuydu. Ayrıca şimdi okumuş, yazmış insanlara yeni medya yönetimlerinin ihtiyacı yok. Söyleneni istenildiği gibi yazmak önemli kabul ediliyor” dedi.

Özellikle televizyonlarda haber vermenin önemli olmaktan çıktığını söyleyen Erinç, “Maç bitmiş dört saat olmuş. Alt yazı geçiyor, ‘Bu akşam oynanacak’ diyor. Okunmaz mı, bakılmaz mı hiç? Görüyoruz ki yayıncılıkta da sorumluluk duygusu azalıyor. O da doğal çünkü tepeden başlıyor. ‘Verelim de nasıl olursa olsun’a geldi iş. Ya da kimseye dokunmayacak şekilde verelim görüşü hakim” diye ekledi.

ERİNÇ: UMUDUN KORUNMASI ÇOK ÖNEMLİ

Gazetecilik mesleğini yaparken yaşanan tüm zorluklara rağmen umudun korunmasının önemine işaret eden Orhan Erinç şöyle devam etti:

“Her türlü baskıya, ön kesmeye rağmen gazeteciliği gerçek kurallarıyla yapmaya çalışan meslektaşlarımızın ısrarla çalışmaya devam etmesi, en büyük mutluluğumuz. Yoksa geleceğe güvenden vazgeçmek gibi bir durumla karşı karşıya kalacağız. Gazetecilik yapmaya devam eden meslektaşlarımız sayesinde Türkiye’nin geleceği konusundaki umudumuzu koruyoruz ve güçlendiriyoruz. İyi ki varlar.”

TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç Türkiye gündeminin yanısıra bugünlerde spor yayınlarını da özellikle de voleybol maçlarını seyrettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben uzun yıllar futbol, basketbol ve voleybol oynadım. Mahalle takımları sporun yaygınlaşması açısından çok önemliydi. Nezih Demirkent ve Sacit Demircan bizim antrenör ve idarecimizdi. Bizi alır maça götürür, limon, su alırlardı. Artık mahalle kaldı mı, kalmadı mı insan farkında olamıyor. Eskiden spor mahallelerle yaygınlaşırdı. Profesyonellik şimdi her tarafı sarmış durumda. Ben bir süre sporla gazeteciliği birlikte götürdüm. Ancak 1959’da bıraktım. Gazetecilikle birlikte gitmiyordu, özellikle muhabirlikle birlikte gitmiyordu spor. Şimdi izlediğim çok iyi sporcular var. Sporun geleceği açısından da bana umut veriyor.”

TURGAY OLCAYTO: SANSÜR, OTOSANSÜR VE BASKILAR HİÇ EKSİLMEDİ

Orhan Erinç ile 59 yıldır arkadaşlıkları süren TGC Başkanı Turgay Olcayto ziyaretten mutlu olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Orhan Erinç Son Posta Gazetesi’ndeki ilk istihbarat şefimdi. Orhan Erinç’in günümüz medyası üzerindeki görüşlerine aynen katılıyorum. Biraz da üzülerek söylüyorum, ne tek parti döneminde, ne Menderes döneminde, ne de ondan sonraki sıkıyönetim dönemlerinde basın özgürlüğü hemen hemen hiç olmadı. Bir ironi gibidir ama 27 Mayıs ihtilalinden sonra 1961 Anayasası ve dönemin üniversitesine hazırlatılan özgürlük tasarıları, biz gazetecilere soluk aldıran bir dönem oldu.
O günden bugüne sansür, oto sansür ve gazeteciler üzerindeki baskılar hiç eksilmedi, tersine giderek arttı. Günümüzde de muhalif diye bellenen gazeteciler, aslında nesnel haber yaptıkları için, eleştirel gazeteciliği seçtikleri için iktidarlar tarafından cezalandırılıyorlar. Bütün bu baskıcı geçmiş dönemlerde pek çok gazeteci yargılandı. Çoğu cezaevlerinde haksız olarak tutuldu, hak ihlallerine uğradı. Ama isimleri hiçbir zaman unutulmadı. Onları yargılayanları bugün kimse hatırlamıyor. Ülkede demokrasinin yerleşebilmesi için haberin özgür dolaşımını en önemli şart olarak görüyorum. Halkın bilgilenemediği, doğru habere erişemediği bir ortamda demokrasi yeşeremez.”HABER49