HABER49- Muş Devlet Hastanesi'nde görev yapan Uzman Dr. Rıfat Burak Ergül, kasım ayının prostat kanseri farkındalık ayı olması nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu.
Dr. Ergül, erkeklerin 50 yaşından itibaren düzenli PSA testi ve üroloji muayenesine girmesi gerektiğini söyledi. Ailesinde prostat kanseri bulunanların ise 40 yaşından itibaren taramaya başlaması gerektiğini belirten Dr. Ergül, erken teşhisin hayat kurtardığını vurguladı.
“50 YAŞINDAN SONRA PSA TESTİ YILDA BİR YAPILMALI”
Haber49 ekibine açıklamalarda bulunan Dr. Ergül, “Kasım ayı prostat kanseri farkındalık ayı olduğu için bugün sizlere prostat kanseri hakkında birkaç bilgi vereceğim. Öncelikle prostat kanseri Türkiye'de erkeklerde görülen en sık ikinci kanserdir. Prostat, mesanenin hemen altında, idrar kanalının geçtiği bir salgı bezidir ve özellikle meni oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır. Prostat kanseri özellikle 50 yaşından sonra görülme sıklığı artmaktadır. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı, prostat kanseri taramasını 50 yaş itibariyle başlatmayı önermektedir. Özellikle 50 yaşından sonra yılda bir kez PSA testi ve bir üroloji muayenesi yaptırılması önemlidir. PSA testini aile hekimliğinde, üroloji muayenesini ise üroloji doktorunda yaptırabilirsiniz" dedi.
Dr. Ergül, "Ailesinde prostat kanseri bulunan bireyler, risk grubunda yer almaktadır. Bu nedenle ailede prostat kanseri olan hastaların taraması 40 yaş itibariyle başlatılmaktadır ve her yıl düzenli PSA testi önerilmektedir. Beslenme alışkanlıklarının da prostat kanseri üzerinde etkisi bulunmaktadır. Donmuş yağlar ve kırmızı et tüketiminin fazla olması, prostat kanseri riskini artırabilir. Bu nedenle meyve ve sebze tüketimi önerilmektedir. Prostat kanserinin belirtileri arasında sık idrara çıkma, kesik kesik işeme, geceleyin tuvalete kalkma, menide veya idrarda kan görülmesi sayılabilir. Ancak bu belirtiler mutlaka prostat kanseri olduğu anlamına gelmemektedir. Bu nedenle erken tanı için muhakkak üroloji doktoruna başvurulmalıdır. Erken evrede prostat kanseri belirti vermeyebilir. İlerlemiş evrede ise sık idrara çıkma, zor idrar yapma, idrarda veya menide kan görülmesi gibi ciddi semptomlar oluşabilir. Bazı hastalar alternatif tedavilere yönelebiliyor; fakat prostat kanserinde kesin çözüm cerrahi, radyoterapi veya kemoterapidir. Alternatif tedaviler yalnızca iyi huylu prostat büyümesinde doktor kontrolünde uygulanabilir" diye konuştu.
“TEŞHİS BİYOPSİ İLE KONULMAKATADIR”
Dr. Ergül, prostat kanserinin teşhis ve tedavi sürecini de şöyle anlattı:
“Prostat kanseri teşhisi, prostattan alınan biyopsi ile konulmaktadır. Tanı konulduktan sonra kanserin yayılımı değerlendirilir. Lokalize kanserlerde cerrahi veya radyoterapi ile tedavi mümkündür. Yayılmış kanserlerde ise kemoterapi gibi ileri tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Türkiye’deki verilere göre hastaların yaklaşık üçte biri tanı anında ileri evrede yakalanmaktadır. Erken tanı ile bu oran azaltılabilir ve hastaların yaşam şansı artırılabilir.”
“BELİRTİ VERMEYEBİLİR, BU YÜZDEN TARAMA PROGRAMLARI HAYAT KURTARIR”
Uzman Dr. Ergül, PSA yüksekliğinin her zaman kanser olduğu anlamına gelmediğini de belirterek, erkeklerin 50 yaşından sonra, ailesinde prostat kanseri varsa 40 yaşından itibaren yıllık olarak üroloji muayenesine başvurmasının önemini vurgulayarak, “Prostat kanseri erkeklerde sık görülen bir hastalıktır. Belirti vermeyebilir, bu yüzden tarama programları hayat kurtarır. 50 yaşından sonra muhakkak PSA testi yaptırın. Ailede prostat kanseri olan varsa taramayı 40 yaşına çekin. Erken teşhis ile prostat kanserini tamamen tedavi etmek mümkündür" açıklamasında bulundu.
