Muş

Muş'ta 'geçim' mücadelesi: Köylüler, hayvanları için tüm zorlukları göze alıyor

Muş ve Bitlis’te küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan besiciler, yaz mevsiminde sürülerini verimli otlakların, serin havanın ve temiz su kaynaklarının bulunduğu yayla ile meralara çıkarıyor.

Abone Ol

HABER49-Muş ve Bitlis’te küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan besiciler, yaz mevsiminde sürülerini verimli otlakların, serin havanın ve temiz su kaynaklarının bulunduğu yayla ile meralara çıkarıyor.

Muş’ta bazı aileler her yıl 2 bin 500 rakımlı Şenyayla bölgesine gelerek, kurdukları çadır ve barakalarda kısıtlı imkanlarla yaşamlarını sürdürüyor. Teknolojiden uzak, zorlu doğa şartlarında hayvanlarına bakan sürü sahipleri, sütlerinden peynir, yoğurt ve tereyağı üretiyor.

Bitlis’te ise besiciler, sürülerini Nemrut Dağı eteklerindeki yaylalara götürerek doğayla iç içe, sosyal yaşam ve teknoloji imkanlarından uzak şekilde süt ürünleri üretip ekonomiye katkı sağlıyor.

Yaz boyunca huzur ve güven ortamında hayvanlarını besleyen aileler, havaların soğumasıyla birlikte yeniden yerleşim yerlerine dönüyor.

"HAYATIMIZ ÇOK ZOR AMA MECBURUZ"

Muşlu besici Mirza Sezgin, dedelerinden kalan hayvancılık mesleğini yaylada sürdürmeye devam ettiklerini söyledi.

Önceki yıllarda terör olayları nedeniyle çıkılması yasaklanan yaylalarda huzur ortamının oluştuğunu belirten Sezgin, "Geçimimizi hayvancılıkla sağladığımız için yayla bizim için çok önemli. Yaylada hayvancılık yapıyoruz, işimiz bu. Yazın buradaki yaylaya geliyoruz, kışın da sıcak olduğu için Batman'a gidiyoruz. Hayatımız çok zor ama mecburuz. Daha önce buralarda yaşamak çok daha zordu. Terör baskısı vardı. Şimdi çok rahat şekilde yaylaya gelebiliyoruz. Allah, devletimizden razı olsun." diye konuştu.

"ÜLKENİN KALKINMASINI İSTİYORSAK HAYVANCILIK YAPMALIYIZ"

Bitlis'te yıllardır hayvancılık yapan Mahir Akhan ise bölgede bu faaliyetlerin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.

Hayvancılıkla geçimini sağladığını belirten Akhan, şunları kaydetti:

"Ülkenin kalkınmasını istiyorsak tarım ve hayvancılık yapmalıyız. Hayvancılık azalmış olabilir ama biz işimize devam ediyoruz. Hayvanları gece Nemrut Dağı'nın eteklerinde otlatıyoruz, sabah su ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra sağıma başlıyoruz. Sağımdan sonra yine dağlara çıkarıyoruz. Köylü, hayvancılık yapacak, tarımla uğraşacak. Bunlar yapılmadıktan sonra köyde yaşamanın bir anlamı yok. İlçeden yoğurt alıp köye getirirseniz, buna köylülük denmez. Gerçek köylünün hem hayvanı olacak hem traktörü."

Babasına destek olan Ömer Akhan da "Burada babama yardım ediyorum. Kitaplarımı yanımda getiriyorum. Hem ders çalışıyorum hem de hayvanlara bakıyorum. Sütü peynir, yoğurt ve tereyağı yapıyoruz. Kışın da ağılda hayvanları besliyoruz." şeklinde konuştu.