HABER49- Muş Saray Aile Sağlığı Merkezinde Aile Hekimi olarak görev yapan Dr. Osman Kendir, soğuk algınlığının virüs kaynaklı olduğunu ve antibiyotikle tedavi edilemeyeceğini vurgulayarak, hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemleri anlattı.

Dr. Kendir, soğuk algınlığının her mevsim görülebilen, genellikle hafif seyirli bir hastalık olduğunu söyledi. Ayrıca, halk arasında sıkça yanlış bilinen antibiyotik kullanımının gereksiz olduğunu vurgulayan Kendir, semptomlara yönelik tedavi ve bağışıklığı güçlendirecek yöntemleri Haber49'a anlattı.

Dr. Kendir, soğuk algınlığı hakkında kapsamlı bilgiler vererek, “Soğuk algınlığı genel olarak üst solunum yollarında meydana gelen, kişiden kişiye çok hızlı bulaşabilen virüs kaynaklı bir hastalıktır. Halk arasında genellikle nezle olarak adlandırılır. Bu hastalığı ortalama 200'den fazla virüs sebep olduğu için aktif bir bağışıklama yapamadığımız için çok hızlı yayılabilen bir hastalık türü. Göreceli olarak hafif seyirli bir hastalıktır. Ortalama semptomlar 2-3 gün içinde çıkıp 7-10 gün içinde sonlanır” dedi.

"MEVSİMSEL OLARAK FARK BULUNMAZ"

Dr. Kendir, “Yaz aylarında, kış aylarında genel olarak fark etmeyen bir hastalık olduğu için mevsimsel olarak herhangi bir fark bulunmaz. Bunun dışında genel olarak burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, hafif seyrli ateş, genel kırgınlık, halsizlik ve kas ağrıları gibi semptomlarla ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.

"ANTİBİYOTİK KULLANMIYORUZ"

Soğuk algınlığında antibiyotik kullanımında doğru bilinen yanlışlara değinen Dr. Kendir, “Soğuk algınlığında virüs kaynaklı olduğu için halk arasında şöyle bir yanlış anlaşılma var. Antibiyotikler soğuk algınlıklarında herhangi bir işe yaramazlar. %90 virüs kaynaklı olduğu için antibiyotik genelde gereksiz bir kullanıma giriyor. Bu hastalıkta antibiyotik kullanmıyoruz” dedi.

5C3Bd1D6 B3D5 435D 9Fe5 0675228D104A

Diyabet sessizce ilerliyor: Uzmanlardan erken tanı çağrısı
Diyabet sessizce ilerliyor: Uzmanlardan erken tanı çağrısı
İçeriği Görüntüle

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Semptomlara yönelik tedaviyi açıklayan Dr. Kendir, “Soğuk algınlığında aktif bir tedavi yok. Burun akıntısı varsa burun akıntısını rahatlatıcı ilaçlar, boğazında acıma yanma tarzı bir şey varsa boğaz antiseptikleriyle idare edebiliyoruz. Kas ağrısı varsa, eklem ağrısı varsa ağrı kesicilerle bunu geçiştirebiliyoruz. Yani aktif bir soğuk algınlığının tedavisi yok. Soğuk algınlığında genel olarak Rinovirüsler, koronavirüs dediğimiz gruplar, parainfluenza virüsü ve respiratuar sinsiyal virüs en sık karşılaştığımız etkenlerdir. Etkenlerin toplam çeşidi 200'den fazla olduğu için aktif bir bağışıklama yapamıyoruz. Bu hastalıkta grip gibi aşı da gelişmemiştir” şeklinde konuştu.

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Günlük hayatta alınması gereken önlemleri de anlatan Dr. Kendir, şunları söyledi:
“Damlacık yoluyla çok hızlı bulaştığı için yakın temas, yani yarım metreden 1 metre ile hastayla konuşmak hastalığı hızlı yayabilir. Bu nedenle çok hastalıklı bireylere yaklaşmıyoruz. Kapalı ortamlarda kış aylarında aynı ortamda bulunduğumuz kişiler hapşırıp tıksırdığında havada damlacık şeklinde bulunabilir. Odaları havalandırmak, maske kullanmak ve elleri sık sık yıkamak hastalıktan korunmada etkin yöntemlerdir."
Antibiyotiğin yanlış kullanımının zararlarına da değinen Kendir, “Gereksiz antibiyotik kullanımı hem vücudumuza yük oluşturur hem de daha sonraki antibiyotik gerektiren hastalıklarda antibiyotik direnci gelişir. O yüzden antibiyotik bu hastalıkta kesinlikle kullanılmaz. Antibiyotik 7-10 gün içinde soğuk algınlığı geçmez ve üstüne ekstra enfeksiyonlar, yüksek ateş gibi durumlar oluşursa, örneğin sinüzit veya kulak enfeksiyonu gelişirse kullanılabilir. İlk etapta kesinlikle başlanmaz” dedi.

BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRMEK İÇİN NELER YAPILMALI?

Bağışıklığı güçlendirmek için önerilerini de paylaşan Dr. Kendir, “Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigara tüketiminde dikkat etmek, bol su tüketmek, özellikle toplumsal olarak suyla aramız az olduğu için günde ekstra 1-1,5 litre su içmek önemli. Çay su ihtiyacının bir kısmını karşılar ama yeterli değil. C vitamini ve narenciye ürünlerini bol bol tüketmek faydalı. Kişisel hijyen ve besin takviyeleri de bağışıklığı güçlendirir. Bal, limon, zencefil karışımlarından ve bitki çaylarından bol bol faydalanabiliriz” diye konuştu.

Dr. Kendir, soğuk algınlığının çocuklar ve yaşlılarda daha sık görüldüğünü de şu sözlerle anlattı:
“Çocuklarda 1 yaş altından 8 yaşa kadar bağışıklık tam olarak gelişmediği için virüslere yatkınlık fazladır. 50 yaşından sonra bağışıklık azaldığı için yaşlılarımızda daha fazla görülür. Kronik hastalığı olan yaşlılarımızda bu hastalık daha ağır seyredebilir. Özellikle astım hastaları daha dikkatli olmalı."

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Son olarak soğuk algınlığı ile ilgili doğru bilinen yanlışları açıklayan Dr. Kendir, “Sadece soğuk havalarda mı soğuk algınlığı olur? Hayır, her mevsim görülebilir. Sadece soğuk havalarda kapalı ortamda bulunma zorunluluğu ve havalandırmanın yetersiz olması nedeniyle bulaş riski biraz artar. Antibiyotik soğuk algınlığını tedavi eder mi? Etmez. %90 virüs kaynaklı olduğu için tedavide yeri yok. Tedavi semptomlara yöneliktir. Bağışıklığı güçlendirmek için bal, limon, zencefil karışımlarını, bitki çaylarını ve bol C vitamini almayı ihmal etmemeliyiz” dedi.

Muhabir: NURAN ALTİNTAŞ