

Subaşı, “Çiçekler iki sınıfa ayrılır. Bir ağaç yapılı gövdesi olanlar, bir de suni yapılı gövdesi olanlar. Ağaç gövdesi yapılı çiçeklerin kış aylarında su ihtiyacı pek olmaz. Çünkü kendi gövdelerinde suyu hapsederler. Nereden bakarsanız 10 ila 15 günde bir defa su ihtiyacı duyarlar. Suni gövdeli çiçeklerde ise ısıya bağlı bir durum vardır. Oda sıcaklığı çok fazlaysa haftada bir sulanması gerekir. Ancak sulama işlemi ılık su ile yapılmalıdır. Soğuk ve sıcak su kullanılmamalıdır” dedi.

Bazı çiçek türlerinin, kış aylarında dışarıdaki ağaçlar gibi davrandığını söyleyen Subaşı, şöyle devam etti:
“Suyun yanında bir de güneş ışığına ihtiyaç duyarlar. Malum kış ayında bitkilerin güneş ihtiyacını karşılamak pek kolay değil. Ancak çiçeğin gün ışığını görmesi yeterli. Bitkilerde genellikle kış aylarında, çiçek, yaprak açma; büyüme işlemi olmuyor. Bunlar da dışarıdaki ağaçlar gibi bahara kadar kendilerini dondururlar. Yaprak dökebilirler. Ancak su ve ışık ihtiyacı karşılanırsa yaz ayına hazırlanabilirler. Kış mevsiminin bitimi sonrasında bakımı devam etmişse tekrar yaprak açabilirler.”

Çiçeklerin insanlara benzediğini ifade eden Subaşı, “Kış ayında sulama işlemi, mümkün olduğunca saksının üstünden değil, toprağın altından yapılmalı. Çiçekler de insanlar gibidir. İnsanlar nasıl soğuğu ayaklarından kaparlarsa çiçekler de bu şekilde soğuğu topraklarından alırlar. Bundan ötürü çiçekler, kış aylarında sehpa gibi yüksek yerlerde tutulmalıdır. Aksi takdirde çiçeği soğuk götürür; hastalanır ve ölürler” diye konuştu.

Subaşı, “Bitki bakımında sadece sulama ve ışık değil bunun yanında ayda bir defa besin ihtiyacının da karşılanması gerek. Her çiçek, farklı bir besin ister. Genellikle meyve kabuklarıyla karışımlar yapılarak besin ihtiyacı giderilir. Besin, su ve ışık ihtiyacı kadar çiçeklerle konuşmak, onlara ilgi göstermek de önemli bir etkendir. İlgi gösterildiğinde çiçekler daha canlı olur ve daha hızlı gelişirler” ifadelerini kullandı.

https://youtu.be/GvEhcdSiDd4