Batman’da park halindeyken alev alan araç söndürüldü
Batman’da park halindeyken alev alan araç söndürüldü
İçeriği Görüntüle

HABER49-Ailenin son temsilcisi Ahmet Koşar, çocuk yaşta başladığı davul yapımını yaklaşık 40 yıldır büyük bir tutku ve sabırla sürdürüyor. Dededen toruna aktarılan bu meslek, geleneksel el sanatlarının Malatya’daki en güçlü örneklerinden biri olmayı sürdürüyor.

Ceviz Ağacından Gelen Ustalık: Ata Mesleğini Severek Sürdürüyor

Malatya kent merkezinde küçük atölyesinde yıllardır üretim yapan Ahmet Koşar, hem babasının hem de dedesinin izinden gidiyor. Çekiç seslerinin yankılandığı atölyesinde, her bir davulun yapımında el emeği ve sabır ön planda. “Ata mesleğini severek yapıyorum” diyen Koşar, ürettiği her davulda hem geçmişin izlerini hem de kendi emeğini yaşatıyor.

Koşar, “Bu işi dedemden öğrendim. Yaptığım davulun sesi güzel çıkarsa sevinirim, ama ağaç kötü çıkarsa içim yanar. Çünkü her parçada emeğim, alın terim var” diyerek mesleğe olan bağlılığını dile getiriyor. El sanatlarına olan bu duyarlılığı sayesinde Koşar’ın yaptığı davullar, yalnızca bir müzik aleti değil, aynı zamanda birer kültür mirası olarak da değerlendiriliyor.

Davulun Kalbi Cevizde Atıyor: “En Kaliteli Ham Madde”

Ahmet Koşar, davul yapımında kullandığı ceviz ağacının önemini şu sözlerle anlatıyor: “Ceviz, bu işin en ideal malzemesidir. Büyük tomruklar alırız ama içinin nasıl çıkacağını asla bilemeyiz. Kimi zaman mükemmel çıkar, kimi zaman heba olur. Yine de bu ağacı işlerken her seferinde en iyisini yapmaya gayret ederim.”

Ceviz ağacının dayanıklılığı ve ses kalitesi, davulun ömrünü uzatırken ritmini de güçlendiriyor. Ahmet Usta, ahşabın doğal yapısına zarar vermemek için her parçayı özenle işlerken, deri germe aşamasında da geleneksel tekniklerden vazgeçmiyor. “Bu iş sabır, dikkat ve sevgi ister. Eğer sevmeden yaparsan, o davulun sesi de güzel çıkmaz” diyerek, mesleğin inceliklerini bir cümlede özetliyor.

Bir Haftada Yapılıyor, Bir Yıl Bekletiliyor: Ustalığın Sırrı Sabırda

Koşar ailesinin davulları, üretim süreci kadar bekleme aşamasıyla da dikkat çekiyor. Ahmet Koşar, “Bir davulu bir haftada yaparım ama hemen satışa sunmam. En az bir yıl bekletirim. Demini, kalıbını alsın diye” diyerek yılların deneyimini paylaşıyor. Bu süreç, davulun hem dayanıklılığını artırıyor hem de ses kalitesini mükemmel hale getiriyor.

Ahşabın doğallığını korumak için kullanılan yöntemler, ustanın elinde adeta sanata dönüşüyor. Modern üretim tekniklerine direnen Koşar, “Biz bunu babamızdan, dedemizden böyle öğrendik. Her şeyin bir zamanı vardır, davulun da öyle. Ne kadar beklerse, o kadar olgunlaşır” diyerek, geleneğe olan sadakatini vurguluyor.

Davullara En Büyük Talep İstanbul’dan Geliyor

Yıllardır davul üretimi yapan Ahmet Koşar, Türkiye’nin dört bir yanından sipariş aldığını söylüyor. Ancak en fazla talebin İstanbul’dan geldiğini belirterek, “İstanbul’daki en iyi davulcular, babam Mehmet Koşar’ın davullarını bilir. Eskiden insanlar iyi bir davul almak için altınla gelirlerdi. Şimdi de aynı özveriyle üretime devam ediyorum” ifadelerini kullanıyor.

Koşar, her bir davulun bir hikayesi olduğunu, yıllar önce yapılan bazı davulların hâlâ kullanılmaya devam ettiğini anlatıyor. “Belki benden sonra bu işi kimse yapmayacak ama ben sonuna kadar sürdüreceğim” diyen usta, Malatya’nın kültürel mirasına sessizce katkı sunmaya devam ediyor.

Emeğin Bedeli: Davullar 500 TL ile 2 Bin 500 TL Arasında

Ahmet Koşar’ın elinden çıkan her davul, kullanılan malzemeye ve işçiliğe göre farklı fiyatlarda alıcı buluyor. “Fiyatlar 500 liradan başlar, 2 bin 500 liraya kadar çıkar. Kaliteli ağaç ve deriyi ustalıkla buluşturursan, ortaya eşsiz bir ses çıkar” diyen Koşar, bu mesleğin maddiyattan çok sevgiyle yapılabileceğini belirtiyor.

Koşar’a göre, davul sadece bir müzik aleti değil; sabır, sevgi ve emeğin birleştiği bir sanat eseri. Ceviz ağacının ritmine, derinin gerilme sesine ve ustanın yıllara dayanan deneyimine hayat veren bu zanaat, Malatya’nın kültürel belleğinde derin bir iz bırakıyor.

Kaynak: İHA