HABER49-İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları, İsrail’in uluslararası sularda 24 Türk vatandaşını alıkoyduğu baskınla ilgili soruşturma başlattı. Hukuki süreç, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” ve diğer suçlamalar kapsamında çok yönlü olarak sürdürülüyor.
İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları, İsrail donanmasının Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na yönelik uluslararası sularda düzenlediği baskınla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Söz konusu operasyonda, aralarında 24 Türk vatandaşının da bulunduğu çok sayıda aktivistin alıkonulduğu ve filodaki teknelere el konulduğu bildirildi. Olay, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, Türkiye’de hem hukuki hem de diplomatik açıdan yoğun tartışmalara neden oldu. Savcılıklar tarafından yürütülen soruşturmanın kapsamının genişletileceği, uluslararası hukuk ilkeleri doğrultusunda atılacak adımların titizlikle değerlendirileceği ifade edildi. Türk yetkililer, yaşanan gelişmenin yalnızca Türkiye açısından değil, aynı zamanda uluslararası deniz hukuku çerçevesinde de ciddi ihlaller içerdiğini vurguluyor. Bu bağlamda, saldırının diplomatik ve hukuki boyutlarının önümüzdeki süreçte daha da önem kazanacağı öngörülüyor.
Başsavcılıklardan Gelen Açıklamalar ve Hukuki Çerçeve
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, olayın “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Ulaşım Araçlarının Kaçırılması veya Alıkonulması, Nitelikli Yağma, Mala Zarar Verme ve Eziyet” suçları kapsamında ele alındığı bildirildi. Açıklamada, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Türk Ceza Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 15. maddesinde yer alan yetki kuralları çerçevesinde soruşturma başlatıldığı kaydedildi. Böylece, İsrail’in uluslararası sularda gerçekleştirdiği bu müdahalenin yalnızca bir diplomatik kriz olarak değil, aynı zamanda çok yönlü bir cezai soruşturma konusu olarak da değerlendirileceği ortaya konuldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da benzer bir şekilde harekete geçerek resen soruşturma başlattığını duyurdu. Ankara’dan yapılan açıklamada ise, Türk Ceza Kanunu’nun 13. maddesi hatırlatılarak, uluslararası suçların yabancı bir ülke topraklarında veya yabancı bir kişi tarafından işlenmesi durumunda dahi Türk yargısının yetkili olduğuna dikkat çekildi. Bu hukuki zemin, Türkiye’nin olay karşısında izleyeceği adımlar açısından önemli bir dayanak oluşturuyor.
Küresel Tepkiler ve Türkiye’nin İzleyeceği Yol
İsrail donanmasının Gazze’ye insani yardım götüren filoya yönelik müdahalesi, uluslararası kamuoyunda da tepkiyle karşılandı. Türkiye’nin başlattığı soruşturma, yalnızca 24 vatandaşının güvenliğiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda uluslararası deniz hukuku ihlallerinin takibi açısından da önemli bir örnek teşkil ediyor. Uzmanlar, bu sürecin ilerleyen dönemlerde uluslararası mahkemeler nezdinde dava konusu olabileceğini belirtiyor. Türkiye, geçmişte benzer şekilde Mavi Marmara saldırısı sonrası yürüttüğü hukuki süreçlerle dikkat çekmişti. Bugün yaşanan olay, benzer bir hukuki yol haritasının yeniden gündeme gelebileceğini gösteriyor. Türkiye’nin diplomatik girişimleri, uluslararası insan hakları kuruluşlarının sürece dahil olması ve Birleşmiş Milletler nezdinde yapılacak girişimler, önümüzdeki süreçte yaşananların seyrini belirleyecek. Ayrıca, bu olayın Türkiye-İsrail ilişkilerine ve bölgesel dengelere etkisinin de yakından takip edileceği ifade ediliyor.