HABER49-Türk edebiyatı ve tasavvuf geleneğinin önemli isimlerinden Şeyh İbrahim Gülşeni’nin şimdiye dek bilinmeyen 104 yeni şiiri keşfedildi. Munzur Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Kayaokay, bir müzayedede 30 bin liraya satın aldığı 84 varaklık (168 sayfa) yazma divanda Gülşeni’ye ait daha önce gün yüzüne çıkmamış şiirlerin bulunduğunu açıkladı. Halvetilik tarikatının Gülşeniyye kolunun kurucusu olan Gülşeni’ye ait bu şiirlerin edebi mirasa önemli katkılar sunacağı belirtilirken, söz konusu nüshanın, Gülşeni’nin bilinen şiir sayısını 1.287’den 1.391’e çıkardığı ifade edildi.

Eserin içeriğinde iki kaside, 39 gazel, bir rubai ve 62 tuyuğ yer alıyor. Bu şiir türleri, literatürde ilk defa bu nüsha ile belgelenmiş oldu. Doç. Dr. Kayaokay, bu divanın Türkiye'de bilinen 12. nüsha ve hacim açısından en büyük altıncı örnek olduğunu vurguladı. Nüshada yer alan şiirlerin diğer kaynaklarla karşılaştırılarak yapılan analizler sonucunda, 104’ünün daha önce hiçbir kaynakta yer almadığı tespit edildi. Yazma divan üzerindeki detaylar da göz kamaştırıyor. Altın yaldızlı Sultan II. Abdülhamid tuğrası ve hilal motifleriyle bezenmiş, nestalik-talik hatla yazılmış eser, hem estetik hem de içerik açısından büyük önem taşıyor.

GÜLŞENİ’NİN HAYATI VE EDEBİ MİRASI YENİ BELGELERLE GENİŞLİYOR

Doç. Dr. İlyas Kayaokay’ın açıklamalarına göre, İbrahim Gülşeni’nin hayatı ve edebi kişiliği, bu yeni şiirlerle birlikte daha derinlemesine anlaşılabilecek. Gülşeni’nin bazı kaynaklara göre Azerbaycan’ın Berdea şehrinde, bazılarına göre ise Diyarbakır’da dünyaya geldiği tahmin ediliyor. İki yaşında babasını kaybeden Gülşeni, on beş yaşında ilim öğrenmek için Tebriz’e giderek burada tasavvuf piri Ömer Ruşeni ile tanıştı. Zamanla Halvetiliğin Gülşeniyye kolunu kurarak, hem Anadolu’da hem de Memluk coğrafyasında büyük bir manevi etki bıraktı.

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’dan Osmanlı padişahları Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’a kadar birçok devlet büyüğünden saygı gören Gülşeni, Kanuni’nin ısrarına rağmen İstanbul’da kalmayarak Mısır’a yerleşti ve 1534 yılında Kahire’de vefat etti. Arapça, Farsça ve Türkçe dillerinde eserler veren mutasavvıf şairin, şimdiye kadar Avusturya, Vatikan ve Petersburg gibi farklı ülkelerde toplam dört yurtdışı nüshası tespit edilmişti. Türkiye'de ise bazılarının kayıp olduğu bilinen 11 nüsha mevcuttu. Ancak hiçbir nüsha, Gülşeni’nin tüm şiirlerini kapsayan tekmil ve mürettep bir bütünlük göstermemekteydi.

Doç. Dr. Kayaokay’ın keşfettiği bu yazma eser, sadece sayısal olarak değil, aynı zamanda içeriğiyle de Gülşeni’nin şiir dünyasına dair yeni ipuçları sunuyor. Özellikle tuyuğlar ve gazeller, onun mistik bakış açısını ve edebi üslubunu daha yakından anlamaya olanak sağlıyor. Ayrıca eserin fiziki özellikleri, dönemin kitap sanatları hakkında da detaylı bilgiler veriyor. Şemse kısmında yer alan çiçek bahçesi tasviriyle bezeli tezhipler, eserin sadece bir yazma metin değil, aynı zamanda bir sanat eseri niteliğinde olduğunu gösteriyor. Ketebe kısmında “Müntehabat-ı Divan-ı Hazret-i Gülşeni” adıyla kaydedilen eserin müstensihi ise “Şuayb Şerefeddin” adlı bir zat olarak kayıtlara geçmiş.

Elazığ’da hayvan sağlığı için aşılama ve küpeleme çalışmaları hız kazandı Elazığ’da hayvan sağlığı için aşılama ve küpeleme çalışmaları hız kazandı

Kaynak: İHA