HABER49- Muş Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde Diş Hekimi olarak görev yapan Murat Özer, diş çürüğü konusunda dikkat edilmesi gereken konulara değinerek vatandaşları uyardı.
Dişteki çürüklerin nasıl oluştuğunu ve bu durumu önlemek için alınması gereken önlemleri anlatan Özer, erken tanı ve teşhise dikkat çekerek, altı ayda bir mutlaka diş hekimi kontrolüne gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.
www.haber49.net editörü Amine Akçan’ın sorularını yanıtlayan Özer, diş bakımıyla ilgili önemli bilgiler aktardı.
Amine Akçan: Diş çürüğü nedir? Nasıl oluşur?
Dt. Murat Özer: Diş çürüğü daha çok koyu renklenmelerle beraber diş yüzeyinde görülen oyuklar olarak tanımlanmaktadır. Peki, bu diş çürükleri nasıl oluşmaktadır? Ağız içinde yaşayan bakteriler vardır. Bu bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturmaktadır. Asitler, dişin mine tabakasının çözünmesine neden olarak ‘kavite’ dediğimiz diş boyutlarına neden olmaktadır. Yeterli bir ağız hijyenine sahip olunmaması çürüğe neden olan en büyük faktördür. Yani yeterli derecede ve iyi bir teknikle dişlerin fırçalanmaması çürüğe neden olur. Şekerli yani karbonhidratlı yiyeceklerin yoğun tüketimi dişlerin çürümesine neden olan bir diğer faktördür. Ağız kuruluğu, florür eksikliği, diş eti çekilmesi, genetik faktörler, dişlerdeki çapraşıklar da çürümelere neden olan genel faktörlerdir.
Akçan: Beslenmenin diş çürüklüğü üzerindeki etkileri nelerdir?
Özer: Özellikle karbonhidratlı, yani şeker içeren gıdalar, yapışkanlı gıdaların, asitli içeceklerin diş çürüğü oluşmasında olumsuz etkileri bilinmektedir. Temel gelişim döneminde kalsiyum, fosfor, A, D, C vitaminleri yeterli miktarda alınmaması da dişlerin çürümesine neden olmaktadır. Özellikle, süt ve süt ürünleri, brokoli, kereviz, ıspanak gibi yeşil sebzelerin, et, balık, yumurta gibi ürünlerin hem genel sağlığımız için hem de diş sağlığı için olumlu etkileri bilinmektedir.
Akçan: Tükürüğün diş sağlığındaki etkileri nelerdir?
Özer: Tükürük, diş yüzeylerinde kalan yemek artıklarının çözülmesini sağlayarak, ağız temizliğine katkı sunar. Ayrıca diş yüzeylerinde kaygan bir ortam oluşturarak dişlerin mekanik temizliğini sağlar. Bunun dışında tükürükle beraber salgılanan bikarbonat tamponlanma görevi görerek çürük oluşumunu engeller. Tükürüğün anti bakteriyel etkisi sayesinde ağız florası çürüklere karşı korumuş olur.
Akçan: Diş çürüğünü önlemek için neler yapılabilir?
Özer: Günde iki kez, özelikle gece yatmadan dişler düzenli olarak fırçalanmalıdır. Çünkü geceleri tükürük akış hızı çok düşük olduğu için çürük oluşma hızı yüksektir. Ara yüz temizliği için diş ipi ya da ara yüz fırçaları kullanılabilir. Klorürlü ağız gargaraları kullanılabilir. Dildeki bakterileri temizlemek için dil kazıyıcıları kullanılabilir. Tükürük akış hızını arttıran şekersiz sakızlar çiğnenebilir. Kalsiyum, fosfor, A, B, C vitaminlerini içeren gıdalarla beslenilebilir. Şekerli ve yapışkan gıdalardan ve asitli içeceklerden mümkün olduğunca uzak durmamamız gerekiyor. Bunun haricinde altı ayda bir düzenli olarak diş hekimi kontrolüne gitmek gerekir.
Akçan: Düzenli diş hekimi kontrolüne gitmek neden önemlidir?
Özer: Her hastalıkta olduğu gibi diş çürüklerinde de erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Düzenli olarak diş hekimi kontrolüne gidersek henüz yeni başlamış çürüklerimiz varsa basit müdahalelerle tedavi edilmiş olur ve ileri boyuta ulaşması engellenmiş olur.
Akçan: Çürükler erken aşamada fark edilmezse ne tür sağlık sorunlarına yol açabilir?
Özer: Şiddetli diş ağrılarına neden olabilir. Özellikle gece uykudan uyandıran ağrılara neden olabilir. Daha ileri boyuta ulaşırsa diş kayıplarına neden olur, ayrıca konuşma ve çiğneme zorluklarına da neden olur. Dış görünümden ötürü estetik kaygılar neden olur ve psikolojik sorunların oluşmasına yol açar. Ağız içinde ve çenede oluşan enfeksiyonlar kan dolaşımı yoluyla diğer doku ve organlara geçebilir ve kalp, beyin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilirler.
Akçan: Çocuklarda diş çürüğü yetişkinlere oranla neden daha sık görülür?
Özer: Çocuklarda genellikle ağız içinde süt dişleri bulunmaktadır. Süt dişleri organik yapıda olduğu için çürüğe daha yatkındır. Çocukların özellikle sağlıksız besinlerle yani fastfood tarzı besinlerle beslenmeleri diş çürüklüğüne neden olmaktadır. Ayrıca çocuklar, yetişkinlere oranla doğru fırçalama tekniklerini uygulayamıyorlar. Bu da diş çürüğüne neden olmaktadır.
Akçan: Yetişkin ve yaşlılar için diş çürüğünün farklı riskleri var mıdır?
Özer: Özellikle yaşlılarda diyabet gibi hastalıklar diş çürüğünü olumsuz etkilemekte. Hamile kadınlarda, belik ivintisi dediğimiz diş eti rahatsızlıkları diş çürüklüklerine neden olmaktadır. Bazı hastalıklarda kullanılan kimyasal ilaçlar, örneğin antidepresanlar diş çürüklüğüne neden olmaktadır. Diş gıcırdatma, sert ve yanlış fırçalama gibi bazı kötü alışkanlıklar da çürüğe neden olmaktadır. Gebelik döneminde özellikle diş etleri gebelik gingivitisinden dolayı çok hassas olur. Diş etleri kanamalı ve kızarık halde olurlar. Diş etleri çok kanamalı olduğu için genelde hamileler dişlerini fırçalamayı ihmal eder. Kusma durumlarından ötürü midedeki asitler ağız ortamına geçerek dişlerin çürümesine neden olur.
Akçan: Hamilelik döneminde dikkat edilmesi gereken konular nelerdir?
Özer: Kesinlikle diş tedavilerinde röntgen çekimi yani radyasyondan kaçınılmalıdır. Gebelik döneminde ilk üç aylık dönemlerde tedavilerden kaçınılmalı ve tedaviler genelde en az dördüncü ve altıncı ayda yapılmalıdır. Son üç aylık dönemlerde eğer çok acil durumlar yoksa tedaviler doğum sonrasına bırakılmalıdır. Ayrıca antibiyotik ve ağrı kesici doktor kontrolünde alınmalıdır.
Akçan: Diş çürüğünü önlemek için kullanılan tedavi yöntemleri nelerdir?
Özer: Özelikle çürük aşısı olarak bilinen florürlü vernikler, florürlü jeller ilkokul çağında yapılabilir. Klorheksidin içeren gargaralar kullanılabilir, doğru fırçalama yapamayan çocuklar için elektrikli diş fırçaları kullanılabilir. Çiğneme yüzeylerinde kaygan bir zemin oluşturan fissür örtücü dediğimiz tedavi yöntemleri yapılabilir.
Akçan: Genetik faktörlerin diş çürüğünde rolü var mıdır?
Özer: Genetik olarak bazı bireyler daha sağlam bir mine yapısına sahipken, bazı bireyler ise daha hassas bir mine yapısına sahip olduğundan çürüğe daha yatkındırlar. Genetik olarak bazı bireylerde tükürük akış hızı ve tükürük tamponlanma kapasitesi daha yüksek olduğu için çürüğe karşı daha dirençlidirler. Ayrıca ağız içinde ki bakteriyel flora genetik olarak farklılık gösterebilir. Bazı bireyler çürüğe daha fazla eğilim gösterebilirler.