HABER49- Karabulut, 15 Haziran 2021’de Azerbaycan’ın Şuşa kentinde iki ülke cumhurbaşkanları tarafından imzalanan “Şuşa Beyannamesi”nin, Türkiye-Azerbaycan iş birliğinin geleceğe dair önemli bir yol haritası olduğunu ifade etti.
ŞUŞA BEYANNAMESİ VE BÖLGESEL İŞBİRLİĞİNİN DERİNLEŞMESİ
Prof. Dr. Karabulut, Şuşa Beyannamesi’nin sadece siyasi bir metin değil, askeri, bilimsel, eğitim ve sağlık alanlarında ortak hareket etmeyi hedefleyen kapsamlı bir anlaşma olduğunu belirtti. Türkiye ile Azerbaycan arasında özellikle Zengezur Koridoru ve Nahcivan bağlantısının stratejik önemine dikkat çeken Karabulut, bu gelişmelerin ekonomik ve sosyal iş birliklerini artıracağını söyledi. Beyannamenin Zengezur Koridoru'nun açılması sonrası bölgedeki ticaretin sürdürülebilirliğini sağlayacak garantör bir belge olduğunu ifade eden akademisyen, Kars-Iğdır-Nahcivan demiryolu projesi gibi altyapı çalışmalarının da iki ülke arasındaki entegrasyonu daha da güçlendireceğini aktardı. Tüm bu sürecin etkin yönetimi için ise karşılıklı konsoloslukların açılmasının hayati önem taşıdığını belirtti.
NEDEN ERZURUM? BÖLGESEL STRATEJİ VE SOSYAL BAĞLARIN ÖNEMİ
Karabulut, Erzurum’da konsolosluk açılmasının gerekçelerini ise bölgenin coğrafi, ekonomik ve sosyal dinamikleri üzerinden anlattı. Doğu Anadolu’nun merkezi ve gelişmiş şehri olan Erzurum’un, Azerbaycan ile artacak ticari ve kültürel ilişkilerde kilit rol oynayacağını vurgulayan akademisyen, ulaşım kolaylıkları sayesinde bölge nüfusunun da önemli oranda artacağını söyledi. Ayrıca Erzurum’un sağlık ve eğitim hizmetleri açısından da bölgenin cazibe merkezi olduğuna işaret etti. Bölgede yaşayan birçok kişinin Şuşa, Karabağ ve Kafkasya kökenli olması, iki şehir arasında güçlü bir bağ oluşturduğunu belirtti. Erzurum’un Kafkasya bağlantılarında stratejik bir noktada yer aldığına dikkat çeken Karabulut, “Kardeş şehirler olarak Erzurum ve Şuşa’nın ilişkileri karşılıklı konsolosluklarla daha da pekişecektir” dedi.
