HABER49- Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde keşfedilen ve yalnızca bu bölgede doğal olarak yetişen "Karakoçan lalesi" (Fritillaria karakocanensis), bilim dünyasının ve doğa tutkunlarının ilgisini çekmeye devam ediyor. 2023 yılında uzman biyolog Veysel Sonay ve botanikçi Doç. Dr. Maruf Balos’un Sarıcan beldesi kırsalında yaptığı araştırmalar sonucu tespit edilen bu nadide bitki, akademik camiada ses getirdi. Ege, Harran ve Aksaray Üniversitelerinden gelen bilim insanları tarafından yapılan saha çalışmaları neticesinde tür, resmen kayıt altına alınarak botanik literatürüne kazandırıldı.
Her yıl nisan ayında bölgeye akın eden doğaseverler, bu özel çiçeği yerinde görmek için kırsalda yürüyüşler düzenliyor. Endemik özellikteki ters lale türü, hem estetik görünümü hem de nadir bulunması nedeniyle doğa koruma gündeminin de merkezine yerleşti. Elazığ Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nün himayesinde koruma altına alınan Karakoçan lalesini koparmanın cezası ise 557 bin lirayı buluyor. Bu rakam, bitkinin doğaya ve bilime kattığı değerin altını çiziyor.
55 TÜRDEN BİRİ: TÜRKİYE’NİN NADİR ZENGİNLİĞİ
Türkiye, ters laleler açısından oldukça zengin bir floraya sahip. Aksaray Üniversitesi Botanik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehtap Tekşen’in açıklamalarına göre ülkede 55 farklı ters lale türü bulunuyor ve bunlardan 30’u yalnızca Türkiye topraklarına özgü. Karakoçan lalesi ise bu özel türlerin en yenisi ve en dikkat çekeni olarak literatüre adını yazdırdı.
Tekşen’in saha incelemeleri sırasında belirttiği üzere, Karakoçan lalesi çayırlık ve taşlık arazilerde yetişiyor. Soğuk hava koşullarına karşı kendini koruma altına alabilen bu tür, nisan ayının ilerleyen günlerinde daha fazla çiçeklenerek göz alıcı bir görüntü sunuyor. İlk tespitlerde yaklaşık 200 birey sayılan bitkinin, sıcaklıkların artmasıyla birlikte 500’e kadar yayılabileceği tahmin ediliyor. Mor renkli çan şeklindeki çiçekleri ve sarı uç detaylarıyla dikkat çeken Karakoçan lalesi, ters lale ailesinin en karakteristik üyelerinden biri olarak gösteriliyor.
KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİYLE DİĞER TÜRLERDEN AYRILIYOR
Karakoçan lalesi, botanik özellikleriyle diğer ters lale türlerinden farklılaşıyor. Prof. Dr. Tekşen’e göre, bitkinin çiçek yapısı aşağıya doğru sarkık ve mor-sarı renk geçişleri ile nadir görülen bir estetik sunuyor. Ayrıca ince, dar ve kanallı yaprakları da bu türü ayırt edici kılıyor. Bitki, hem çiçek yapısı hem de iç morfolojik özellikleri bakımından Türkiye’deki diğer türlerden çok daha özgün bir yapı sergiliyor.
Türkiye’de yaygın olan sarıdudak (Fritillaria michailovskyi) ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Karakoçan lalesinin yaprak ve çiçek yapıları itibarıyla daha özel ve görkemli olduğu tespit edildi. İran ve Yunanistan'da bulunan benzer türlerle yapılan detaylı analizler sonucunda, Karakoçan lalesinin dünya genelinde yalnızca Elazığ’ın bu bölgesinde doğal olarak yetiştiği kesinleşti.
Karakoçan lalesi yalnızca bilimsel bir keşif olarak değil, aynı zamanda ekoturizm ve yerel kalkınma açısından da büyük potansiyel taşıyor. İngiltere’den memleketi Elazığ’a gelen iş insanı ve doğa tutkunu Uğur Kağan İşbaşaran, bu nadir türü tanıtmak amacıyla akademisyenlerle iş birliği yaparak çeşitli projeler yürütüyor. İşbaşaran, Karakoçan lalesini dünyaya tanıtmak ve bölgeyi uluslararası bir doğa turizmi destinasyonu haline getirmek istediklerini belirtiyor.
Gelecek yıllarda Karakoçan lalesine özel bir doğa festivali düzenlemeyi hedefleyen ekip, bu etkinliklerle hem yerli halkın bilincini artırmak hem de uluslararası tanıtımı güçlendirmek istiyor. Ancak bu süreçte dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da mevcut: Serbest hayvancılık faaliyetleri. Bölgede otlayan hayvanlar, bitkinin doğal yayılımını engelleyebiliyor. Bu nedenle hem yerel yönetimlerin hem de bölge halkının Karakoçan lalesine sahip çıkması hayati önem taşıyor.