Elazığ'da cep telefonuyla çekim yapan vatandaşa yılan saldırdı
Elazığ'da cep telefonuyla çekim yapan vatandaşa yılan saldırdı
İçeriği Görüntüle

HABER49-Bitlis’in Çeltikli köyünde yüzyıllardır sürdürülen imece usulü çeltik ekimi, hem toplumsal dayanışmayı hem de doğal tarımı yaşatıyor. Dedelerden kalan tohumlarla sabahın erken saatlerinde başlayan üretim süreci, eylül ayında hasatla taçlanıyor.

Bitlis’in merkeze bağlı Çeltikli köyü, yüzyıllardır sürdürülen geleneksel çeltik ekimiyle yeniden canlandı. Mayıs ayının gelişiyle birlikte köylüler, sabahın erken saatlerinden itibaren el ele vererek imece usulü çeltik ekimine başladı. Dededen toruna aktarılan bu kadim yöntemle köylüler, teknolojiden uzak ama doğaya yakın bir tarım anlayışını sürdürüyor. Tarlalara makine sokmadan, sadece el gücüyle küreklerle çeltik havuzları oluşturan çiftçiler, dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneğini sergiliyor. Bölgenin verimli toprak yapısı ve uygun iklimi sayesinde pirinç yetiştiriciliği için son derece elverişli olan Çeltikli köyü, bu yönüyle hem tarım hem de kültürel miras açısından önemli bir noktada yer alıyor.

Çiftçiler, bu zahmetli süreci büyük bir özveriyle yürütüyor. Her hanenin katkı sunduğu ekim sürecinde, genç yaşlı herkes çamura basarak çeltik tarlasına giriyor. Teknolojinin girmediği bu alanlarda tamamen doğal ve katkısız üretim yapılırken, bölgedeki pirincin en dikkat çeken özelliği ise diyabet hastalarının dahi rahatlıkla tüketebileceği bir yapıda olması. Bu yönüyle Bitlis pirinci, hem sağlık hem de doğallık arayan tüketicilerin ilk tercihi olmayı sürdürüyor.

Nesilden Nesile Aktarılan Tohumlarla Üretim Yapılıyor

Çeltikli köyünde sürdürülen çeltik üretimi sadece bir tarımsal faaliyet değil, aynı zamanda geçmişle kurulan güçlü bir bağ olarak görülüyor. Köylüler, nesiller boyu aktarılan orijinal tohumlarla üretim yaptıklarını belirtiyor. Buğday ya da mısır gibi endüstriyel tarımın dışında kalan ve genetiği değiştirilmemiş tohumlarla yapılan çeltik üretimi, sağlıklı ve doğal gıdanın öneminin arttığı günümüzde büyük bir değer taşıyor. Sabah saat 05.00’te başlayan çalışmalar gün boyunca imece ruhuyla sürdürülüyor. Gençler ve yaşlılar, birlikte çamura girerek tohumu toprağa işliyor.

Köy sakinlerinden Cüneyt Tacer, bu geleneksel yöntemin sadece üretim değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın da bir göstergesi olduğunu vurguluyor. Tacer, dedelerinden kalan tohumu hiç değiştirmediklerini, aynı tohumu sürdürüp yeşerttiklerini ifade ederek, birlik ve beraberliğin bu üretim modelinin temel taşı olduğunu dile getiriyor. “İnsan çokluğu bizim vazgeçilmezimiz. Ne kadar çok insan olursa o kadar kolay ve hızlı ekim sağlanıyor,” diyen Tacer, imece usulünün üretimdeki verimliliğe olan katkısına dikkat çekiyor.

Hasat Eylül Ayında, Pirinç Hem Tüketiliyor Hem Satılıyor

Köylüler tarafından büyük bir emekle tarlaya ekilen çeltikler, yaz aylarında sulama ve bakım süreçlerinin ardından eylül ayında hasat ediliyor. Hasat zamanı geldiğinde yine aynı imece anlayışıyla tarlaya giren köylüler, bu kez ürünleri toplamak için kolları sıvıyor. Elde edilen pirinçler hem köylülerin kendi ihtiyaçlarını karşılıyor hem de bölgedeki sabit müşterilere satışa sunuluyor. Ürünlerin kalitesi ve doğallığı nedeniyle her yıl belirli bir müşteri kitlesi tarafından tercih edilen Bitlis pirinci, pazarda değerli bir ürün olarak yerini alıyor.

Köylülerden Faysal Kın, çeltik işinin dedelerinden kalma bir miras olduğunu belirterek, yaklaşık 300-400 yıldır bu işi sürdürdüklerini söylüyor. “Eskiden değirmende öğüttüğümüz pirinci artık fabrikaya gönderiyoruz,” diyen Kın, ürünlerinin geçen yıl kilosunu 100 TL’den sattıklarını, ancak bu yıl fiyat belirlemesinin henüz yapılmadığını aktarıyor. Kın, bu emeğin sadece ekonomik bir karşılık değil, aynı zamanda bir kültürel yaşatma çabası olduğunu vurguluyor.

Kaynak: İHA