HABER49-Boşanma davalarında tarafların birbirine yönelttiği kusur iddiaları, yıllardır mahkemelerin en çok tartıştığı konular arasında yer alıyor. İstanbul’da görülen bir boşanma davasında yerel mahkeme, erkeğin “eve ve ailesine gereken özeni göstermediği, ihtiyaçları karşılamadığı ve düzenli bir işte çalışmadığı” gerekçesiyle kadına manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.
Ancak bu karar, üst mahkeme tarafından incelendiğinde tartışmaları alevlendirecek nitelikte yeni bir boyut kazandı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, söz konusu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığına dikkat çekerek kararın bozulmasına hükmetti. Bu gelişme, özellikle boşanma davalarında kusur değerlendirmesiyle tazminat talepleri arasındaki çizginin yeniden tartışmaya açılmasına neden oldu. Peki Yargıtay bu kararı hangi gerekçelerle verdi? Bu emsal karar, bundan sonraki davaları nasıl etkileyecek? Detaylarıyla ele alıyoruz.
Yargıtay Kararı Neyi Değiştirdi? Boşanmalarda Kusur ve Manevi Tazminat Arasındaki Çizgi Yeniden Tartışılıyor
Türkiye’de boşanma davalarında taraflardan biri, diğer eşin ilgisizliği, aile sorumluluklarını yerine getirmemesi veya ekonomik katkı sağlamaması gibi gerekçeleri sık sık kusur olarak ileri sürüyor. Yerel mahkemeler ise bu tür davranışları zaman zaman manevi tazminat sebebi olarak kabul edebiliyor. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir karar, üst derece yargı tarafından yeniden değerlendirildi. Erkek eşe manevi tazminat yükümlülüğü getiren bu karar, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin incelemesine sunuldu. Yargıtay, “Eşe ilgi göstermemek, düzenli iş sahibi olmamak veya ihtiyaçları karşılamamak kişilik haklarına saldırı kapsamında değerlendirilemez” diyerek kararı bozdu. Yargıtay’a göre, manevi tazminatın şartları Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesinde açıkça belirtilmiştir ve bu davranışlar bu madde kapsamında değerlendirilemez. Bu karar yalnızca tek bir davayı etkilemekle kalmayarak, bundan sonra açılacak davalarda kusur iddiası ile manevi tazminat arasındaki ilişkinin daha dikkatle kurulması gerektiğini ortaya koydu. Böylece “her ilgisizlik tazminat getirmez” ilkesi bir içtihat olarak güçlenmiş oldu.
Emsal Niteliğindeki Bu Karar Boşanma Davalarını Nasıl Etkileyecek? Hukukçulara Göre Yeni Denge Dönemi Başladı
Yargıtay’ın bu kararı, hukuki sistemde yeni bir denge oluşturacak türden. Çünkü bugüne kadar birçok boşanma davasında eşlerden biri, karşı tarafın ailesiyle ilgilenmemesini veya düzenli çalışmamasını “kişilik haklarına saldırı” olarak ileri sürüyor ve mahkemeler zaman zaman bu iddiaları kabul edebiliyordu. Ancak Yargıtay, bu davranışların evlilik birliğini zedeleyebileceğini fakat otomatik olarak manevi tazminat gerektirmeyeceğini vurgulayarak çizgiyi netleştirdi. Hukuk uzmanlarına göre bu karar, tazminat taleplerinin daha objektif kriterlerle değerlendirilmesini zorunlu hale getirecek. Artık “manevi tazminat” talep edebilmek için eşe yönelik ağır hakaret, şiddet, onur kırıcı davranış gibi kişilik haklarına doğrudan zarar veren durumların somut şekilde ispatlanması gerekecek. Bu karar, özellikle istinaf ve yerel mahkemelerin bundan sonraki süreçte verecekleri kararlara da yön verecek. Bir başka deyişle, evlilik sorumluluklarının ihmal edilmesi artık tek başına tazminat anlamına gelmeyecek.