HABER49-AFAD’ın verilerine göre Derebey Mahallesi merkezli sarsıntı, saat 22.17’de yerin 6.11 kilometre derinliğinde kaydedildi ve hem kent merkezinde hem de çevre ilçelerde net şekilde hissedildi. Depreme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, depremin derinliği ve odak mekanizmasının bölgedeki sıkışmanın devam ettiğini gösterdiğini belirtti. Farklı kurumların yaptığı moment tensörü çözümlerine göre depremin 13 ile 17 kilometre arasında değişen derinliklerde gerçekleştiğini ifade eden Alkan, bu verilerin kuzey-güney yönlü tektonik baskının sürdüğünü somut şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Uzman, bu işaretlerin önümüzdeki 10 yıl içerisinde orta ölçekte bir depremin yaşanma ihtimalini kuvvetlendirdiğini vurguladı. Son yıllarda Van Gölü çevresinde art arda kaydedilen küçük ve orta büyüklükteki sarsıntıların, bölgede biriken stresin göz ardı edilemeyecek seviyede olduğunu belirten Alkan, yaşanan 4.6’lık depremin bu tablonun yeni bir göstergesi olduğunu ifade etti. Özellikle Tuşba hattında süren mikro-deprem aktivitesinin yoğunluğu, tektonik hareketliliğin sürekliliğine işaret eden önemli parametreler arasında yer alıyor.

Depremin Derinliği ve Odak Mekanizması Yeni İşaretler Sunuyor

Depremin şehir merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta gerçekleşmiş olmasına rağmen geniş bir alanda hissedilmesi, uzmanlara göre sarsıntının karakteristik özellikleriyle ilgili önemli bilgiler sunuyor. Doç. Dr. Alkan, depremin doğrultu atımlı bir mekanizmaya sahip olmasının ve normalden daha derin bir odakta meydana gelmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. Andilli, AFAD, NEIC, USGS ve EMSC tarafından yapılan farklı odak mekanizması çözümlerinde derinliğin 13-17 kilometre arasında hesaplanmış olması, bölgedeki kabuk yapısının stres biriktirme potansiyelini ortaya koyuyor. Van Gölü’nün doğusunda ve şehrin kuzeyinde bulunan fay zonlarının geçmişte orta ve orta-büyük ölçekli depremler ürettiğini hatırlatan Alkan; Hoy bölgesinden Van şehir merkezine kadar uzanan çok sayıda fay hattının aktif tektonik yapıyı beslemeye devam ettiğini açıkladı. Uzmanlar, bu sarsıntının küçük ölçekli olmasına rağmen verdiği mesaj açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor. Bölgenin genel tektonik dokusunda hâkim olan sıkışma hareketlerinin, zaman zaman bu tür depremlerle kendisini gösterdiği; bunun ise ileride daha büyük bir depremin habercisi olabileceği ifade ediliyor. Alkan, son haftalarda bölgedeki küçük sarsıntıların dağılımının kuzeydoğu-güneybatı yönlü bir kümelenme gösterdiğini ve bunun aktif deformasyonun sürdüğünün somut bir göstergesi olduğunu vurguluyor.

Elazığ’da Dağlık Arazide Sürü Halinde Yaban Domuzu Avı: 250 Kiloluk Dev Domuz Dikkat Çekti
Elazığ’da Dağlık Arazide Sürü Halinde Yaban Domuzu Avı: 250 Kiloluk Dev Domuz Dikkat Çekti
İçeriği Görüntüle

Zemin Özellikleri Depremin Daha Şiddetli Hissedilmesine Yol Açtı

Depremin özellikle Tuşba ve İpekyolu ilçelerinin kuzey kesimlerinde daha baskın şekilde hissedilmesinin nedeni, bölgenin zemin yapısında saklı. Doç. Dr. Alkan, Van Gölü çevresinde yer alan kalın alüvyon tabakaları, yumuşak çökeller ve gevşek zemin yapılarının deprem enerjisini büyüterek yüzeye ilettiğini belirtti. Bu tür jeolojik birimler, deprem dalgalarının hem süresini hem de şiddetini artıran özelliklere sahip olduğundan, vatandaşların sarsıntının beklenenden daha uzun sürdüğünü hissetmesi olağan bir durum olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, özellikle göl kıyısı boyunca uzanan yerleşim bölgelerinin deprem riskine karşı daha dikkatli planlanması gerektiğine dikkat çekiyor. MTA’nın aktif fay haritasında depremin gerçekleştiği noktanın üzerinde görünür bir fay hattı bulunmamasına rağmen, bölgedeki sıkışmanın ve deformasyonun sürdüğü tespit ediliyor. Bu durum, fayların haritada görünmemesinin bölgenin risksiz olduğu anlamına gelmediğini, aksine derinlerde devam eden tektonik hareketlerin ileride yaşanabilecek depremler için zemin hazırladığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre bölgedeki yapı stokunun zemin özelliklerine uygun şekilde yeniden değerlendirilmesi, olası bir orta ölçekli depremde can ve mal kaybını önlemek adına kritik önem taşıyor. Alkan, özellikle yeni yapılaşmada zemin etüdü zorunluluklarının sıkı şekilde uygulanması ve riskli yapıların güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Kaynak: İHA