HABER49-Muş, Türkiye’nin en kritik sismik kuşaklarından birinin tam üzerinde bulunuyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nin merkezinde yer alan kent, hem Türkiye’nin hem de Avrasya levhasının önemli fay hatlarıyla çevrilmiş durumda. Bu jeolojik konum, Muş’u sadece çevresel bir deprem bölgesi değil, aynı zamanda aktif kırılma zonlarının tam kesişme alanı haline getiriyor. Kentin risk profilini belirleyen en temel unsur ise Karlıova Üçlü Birleşimi olarak adlandırılan, üç büyük fayın buluşma noktası niteliğindeki yapı.
Karlıova Üçlü Birleşimi; Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı ve Muş-Bingöl hattına uzanan Varto segmenti ile birleşen sistemin oluşturduğu devasa enerjiyi barındırıyor. Bu üç ana fay hattı, Anadolu levhasının yıllardır maruz kaldığı sıkışmanın doğrudan yansıması olarak zaman zaman büyük kırılmalara sahne oluyor. Karlıova’da depolanan stresin Muş Ovası’na yönelmesi, kenti tarihsel süreç boyunca defalarca etkileyen yıkıcı depremlerin temel nedeni olarak değerlendiriliyor.
Bilim insanlarına göre Muş’un risk seviyesini artıran bir diğer faktör, Muş Ovası’nın yumuşak ve alüvyal zemin yapısı. Yeraltı suyu seviyesinin yüksek olduğu bu geniş alan, deprem dalgalarını büyüterek hissedilen sarsıntıyı artırabiliyor. Bu nedenle Muş merkez, Varto, Hasköy ve çevre köylerdeki zemin koşullarının, depremin etkisini kırsal alanlara göre çok daha artırdığı belirtiliyor.
Muş’un jeolojik tablosu, bölgede yaşanabilecek bir depremin hem şiddet hem de hasar açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle bilimsel çalışmalar, yapı stoku ve kent planlaması açısından kentin özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.