HABER49-Programda, çözüm sürecinin sadece güvenlik veya siyasi başlıklarla sınırlı olmadığı, aynı zamanda toplumun tüm katmanlarını ilgilendiren yapısal bir mesele olduğu vurgulandı. Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin, barış kavramının sosyolojik arka planına dikkat çekerek, toplumsal uzlaşı, demokrasi kültürü ve hukukun üstünlüğü gibi temel unsurların altını çizdi. Program süresince, Türkiye’de barışın tesis edilmesi sürecinde yaşanan tarihsel deneyimler, toplumsal hafıza ve kimlik tartışmaları akademik bir çerçevede değerlendirildi. Katılımcılar, barışın sadece silahların susması anlamına gelmediğini; eşit yurttaşlık, adalet, demokratik temsil ve toplumsal güven duygusunun güçlendirilmesiyle mümkün olabileceğini dile getirdi. Van’da düzenlenen bu söyleşi, bölge halkının sürece dair beklentilerini ve kaygılarını görünür kılması açısından da dikkat çekti. Özellikle gençlerin, sivil toplum temsilcilerinin ve iş dünyasının yoğun katılımı, barış meselesinin toplumun geniş kesimleri tarafından sahiplenildiğini ortaya koydu. Programda yapılan değerlendirmelerde, kalıcı barışın ancak kapsayıcı politikalar ve şeffaf bir demokratik süreçle sağlanabileceği görüşü ön plana çıktı.
Ekonomik Göstergeler Ne Söylüyor? Bölgesel Kalkınma, İşsizlik ve Kaynak Kullanımı Barışla Nasıl İlişkilendiriliyor?
Söyleşide kapsamlı bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, barış sürecini ağırlıklı olarak ekonomik veriler ve bölgesel kalkınma perspektifi üzerinden değerlendirdi. Takva, “Milli birlik ve dayanışma”, “Terörsüz Türkiye” ve “barış süreci” gibi farklı kavramlarla ifade edilen bu meselenin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini doğrudan etkilediğini vurguladı. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar izlenen politikaların ekonomik sonuçlarını rakamlarla ortaya koyan Takva, bölgenin uzun yıllardır birçok reel göstergede Türkiye ortalamasının gerisinde kaldığını ifade etti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2022 yılında yapılan araştırmaya atıfta bulunan Takva, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölge illerinde yer aldığını, Van’da ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu dışındaki 8 ilçenin bu listenin en alt sıralarında bulunduğunu söyledi. 2024 yılında yayımlanan bir başka çalışmada da Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde yer almasının dikkat çekici olduğunu belirtti. İşsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğine değinen Takva, TÜİK verilerine göre Van’da işsizliğin yüzde 16,7, Hakkari’de yüzde 18,3, Muş ve Ağrı’da ise yüzde 13,1 seviyesinde olduğunu aktardı. Van TSO tarafından yapılan araştırmalarda genç işsizlik oranının yüzde 36’ya ulaştığını belirten Takva, uzun yıllardır uygulanan teşvik politikalarına rağmen istenilen sonuçların elde edilemediğini dile getirdi. Ayrıca güvenlik harcamalarına ayrılan kaynakların büyüklüğüne dikkat çekerek, uzmanların hesaplamalarına göre yaklaşık 2 trilyon dolarlık harcamayla yüzlerce büyük altyapı projesinin hayata geçirilebileceğini ifade etti. Tarım ve hayvancılık başlığında ise Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Takva, tüm bu verilerin barış meselesinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda güçlü bir ekonomik ve kalkınma boyutu olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi.