HABER49- Tunceli'nin doğal zenginlikleriyle ön plana çıkan Pülümür ilçesi, bu kez nesli tehlike altında olan su samurlarına ev sahipliği yaptı. Doğa fotoğrafçısı Murat Can Toprakçı’nın objektifine takılan bu nadir görüntüler, bölgenin biyolojik çeşitliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Pülümür Çayı’nın berrak sularında oyun oynayan iki su samurunun şakalaşmaları ve özgürce yüzmeleri, sadece doğaseverlerin değil, bilim insanlarının da dikkatini çekti. Toprakçı, bölgedeki yürüyüşü sırasında çayın yüzeyinde fark ettiği hareketlilik üzerine bir süre sabırla bekledikten sonra bu büyüleyici anlara tanıklık ettiğini belirtti.
Görüntülerde, su samurlarının hem birbirleriyle etkileşimi hem de çevrelerine olan doğal uyumu net şekilde izlenebiliyor. Bu kareler, Pülümür Çayı’nın hâlâ doğal yaşamın korunabildiği nadir sulak alanlardan biri olduğunun altını çizerken, yaban hayatı fotoğrafçılığı açısından da önemli bir belge niteliği taşıyor. Uzmanlar, bu tür doğal gözlemlerin korunması gereken ekosistemlerin varlığını sürdürmesinde büyük rol oynadığını vurguluyor. Su samurlarının tekrar tekrar görüntülenebilmesi ise bölgedeki çevresel dengenin umut verici bir noktada olduğunu gösteriyor.
Nesli Tükenme Tehlikesindeki Türler İçin Umut Verici Gelişme
Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından “nesli tükenme tehlikesi altında” olarak sınıflandırılan su samurları, yaşam alanlarının daralması ve insan faaliyetleri nedeniyle dünya genelinde giderek azalan bir popülasyona sahip. Bu nedenle Tunceli’de Pülümür Çayı gibi doğal ortamlarda gözlemlenmeleri, hem bilimsel hem de çevresel açıdan büyük bir öneme sahip. Doğal dengenin bozulmadan sürdürülebildiği nadir noktalardan biri olan bu bölge, yaban hayatı koruma politikalarının etkili sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Doğa fotoğrafçısı Murat Can Toprakçı'nın yakaladığı bu görüntüler, yalnızca bir doğa harikası değil, aynı zamanda kamuoyunun dikkatini çevre koruma bilincine çekme açısından da önemli bir fırsat sunuyor. Su samurlarının yaşadığı alanların korunması, ekosistemin diğer bileşenleri için de sürdürülebilir yaşam alanları yaratmak anlamına geliyor.
